Bahçeli’de Bir Kültür Evi: BAKÜS’ü Takdimimdir

Antalya bir süre önce kültür sanatla dolu dolu bir mekan daha kazandı. Antalya’nın kent merkezinde, Bahçelievler mahallesinde açılan sanat merkezi Bahçeli Kültür-Sanat (BAKÜS)’ü yeni yılın bu ilk günlerinde  FULLANTALYA takipçileri ile tanıştırmak istedik. 

BAKÜS Sahne&Atölye; Antalya’da uzun süredir bilim, sanat, felsefe, tiyatro, sinema ve ekoloji alanlarında üretenleri birleştiren ortak bir mekan olma hedefiyle yola çıkmış. Bu ortak mekanın içinde; her türlü konser, etkinlik ve gösteriler için uygun hale getirilmiş 55 kişilik oda tiyatrosu ve cep sineması, 20 kişilik seminer salonu ve kantini bulunuyor.  Farklı sanat ve bilim temalarının bazen tek başına bazen disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alındığı BAKÜS’te; tiyatro oyunu, film gösterimi, ekoloji çalışmaları, edebiyat, müzik ve bilimsel seminerler başta olmak üzere pek çok farklı etkinlikle buluşma şansını yakalayabilirsiniz. Diyebiliriz ki; 7’den 77’ye herkes BAKÜS’te ilgisini çekecek bir etkinlik bulabilir.

Ruhunu, Köy Enstitüleri ve Halkevleri geleneğinden alan ve kollektif bir emeğin ürünü olan BAKÜS’ün kuruluş hikayesini  kurucularından Dr. Okan Cinemre ve Genel Sanat Yönetmeni Osman Utku Atış’tan dinledik.

“BAKÜS ‘ü bir toplumsal öğrenme mekanı olarak kurguladık.”

  • Sizleri tanıyabilir miyiz? 

Okan Cinemre: Kabataş Erkek Lisesi mezunuyum. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim.  Halen  Özel Medstar Antalya Hastanesinde Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanı olarak görev yapıyorum. Lise zamanlarımda okul gazetesini çıkartmaktan tutun da koroda şarkı söylemeye kadar hep kültür-sanat etkinliklerinin içinde oldum.  Üniversitede de buna benzer şeylerin içinde olmaya devam ettim. İkinci sınıfta tiyatroyla tanıştım. Birçok grupla oyunlar sahneledik. Bir anlamda alaylıyım. Alaylı olmak aynı zamanda merakı ve öğrenme sürecini de beraberinde getiriyor. Şöyle söyleyebilirim 30 yıla yayılan bir ilgim söz konusu.  Yıllar önce Ankara Şehir Tiyatrolarında bir çocuk oyununda oynarken burada şu anda beraber iş ürettiğim arkadaşım o oyunu izleyen çocuklardan biriymiş.  Tiyatroyla ilişkim üniversite eğitimim süresince de devam etti.

  • Siz doktorların nasıl bir enerjisi var ki kendi mesleğinizin yanı sıra kültür-sanat işlerine de bunca vakit ayırıp, neredeyse bir profesyonel kadar ciddiyetle sürdürebiliyorsunuz?

Okan Cinemre: Sevgili Ercan Kesal’a da sıkça sorulan sorulardan biri, bana da sıklıkla soruluyor.  Hekimlik farklı bir meslek; insanı bedensel, ruhsal ve toplumsal anlamda tanımak ancak hekimlikle mümkün oluyor. İnsanı bir bütün olarak değerlendirebiliyoruz.  Belki de bu sebepten.

Osman Utku Atış: Üniversite çağına kadar Antalya’da yaşadım. Üniversiteyi kazandıktan sonra  İstanbul’a gittim.  İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema-Radyo-Televizyon bölümünden mezun oldum. Okurken bir yandan da; dizi setlerinde, televizyon kanallarında, yerel gazetelerde çalıştım. 2015 yılına kadar bu şekilde devam ettim, ancak o yıl artık İstanbul’da kalmak istemediğimi ve Antalya gibi bir alternatifimin olduğuna, henüz yazmaya başladığım kitabıma da burada devam etmek istediğime karar vererek şehre döndüm.  Döndükten sonra bir grupla birlikte  Nom Kültür adıyla ‘Morfoz’ adında bir oyun sahneye koyduk. Kitabım bitmek üzereyken birlikte tiyatro yaptığım arkadaşım Hanife Özsoy vasıtasıyla BAKÜS ekibiyle tanıştım ve BAKÜS’ün genel sanat yönetmeni olmamla ilgili olarak Okan Abiyle (Cinemre) bir araya geldik. Başlangıçta ne yapacağımızdan ziyade hayallerimizi konuştuk. Gördüm ki benim bu yaşta hayal ettiklerimi Okan Abi çok önceden hayal etmiş.  Aynı gün konuşup anlaştık ve BAKÜS’te genel sanat yönetmeni olarak çalışmaya başladım.

  • BAKÜS’ün kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Okan Cinemre- Fikir olarak çok eski aslında, üniversite yıllarından beri hayalini kurduğum bir oluşum. Ete kemiğe bürünmesi  2019 yılının mayıs ayında gerçekleşti. Öncesinde burada Kırmızı Kalem Sanat Evi vardı. BAKÜS öncesinde  oda tiyatrosu mantığını Antalya’ya getirmek istedik. Doğaçlama oyun oynamaya başladık. Ayan Beyan Doğaçlama’yı burada sahneliyorduk.  Antalya izleyicisi de zamanla bu oluşuma sahip çıktı.

Yaklaşık beş yıl bu çalışmamız sürdü. Geçen yılın mayıs ayında yeni bir yola girmemiz gerektiğini düşünüyorduk.  Kırmızı Kalem kendi çalışmalarını gerçekleştirmek için başka bir mekana taşınınca burası boşa çıkmış oldu. Bunun üzerine kurucusu olduğum Aklın Yolu Düşünce Topluluğundaki arkadaşlarıma bu fikri açtım, desteklerini aldım.  Yine Antalya’da  uzun yıllardır var olan ve Modern Zamanlar isimli dergiyi çıkaran bir başka oluşum var. Oradaki arkadaşlara da konuyu açtım.  Onlar da desteğini verdi. Sonradan Doğadabuan ekibi de aramıza katıldı. Bunun üzerine  bu mekanı yeni baştan yaratma kararı aldık. Bütün bir yaz tadilat işleriyle geçti. BAKÜS’ü küçük bir kültür-sanat merkezi gibi kurguladık.

Ticari bir kaygıyla kurulan bir merkez değiliz. Esas amacımız, Antalya’da, kentte yaşayanların nefes alacağı, sıra dışı işlerin yapıldığı, burada yaşayan  burada üreten insanların kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir mekan  oluşturmaktı. Antalya bir turizm kenti, her yıl kente yerli-yabancı pek çok turist geliyor. Antalya’da ne yenir? Bunun karşılığı var. Ancak Antalya’da kültür-sanat adına neresi var? Diye sorduğunuz zaman bu soru havada kalıyordu. Kamu kurum ve kuruluşlarını saymazsak, Antalya’nın kültür-sanat birikimi var, ancak bunları üreten yer yok. Antalya’nın hem büyük kent hem de taşra özelliği var. Taşra özelliği insan kaybına neden oluyor.  Baktığınızda üniversite var. Çok değerli insanlar yetişiyor. Ancak kentte kültür-sanat anlamında işlerini sürdüremiyorlar. Olanak yok. İstanbul’a gidiyorlar.  Biraz da bu amaçla yola çıktık.   İstanbul’da,  Ankara’da buna benzer yüzlerce sahne var. Avrupa’da da bunun çok fazla örneği var.  Hep böyle bir yeri Antalya’da hayata geçirmenin arayışı içindeydim.

Ayrıca geçmişte hepimiz ülke adına, ülkenin insanları adına bir takım mücadelelerin içinde var olduk. Ama bu mücadelelerle geldiğimiz noktada hiç de istediğimiz bir yerde olmadığımızı fark ettik.  Hepimiz durup  tekrar düşündük, geriye baktık ve bizim yeniden bir şeyleri ele almaya ve öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu gördük. Bu öğrenme süreçlerini nasıl oluşturacağız derken, hayatın içinde var ederek, merakla,  sorarak, sorgulayarak,  yaratarak ve üreterek bu durumu aşabiliriz diye düşündük. Bu amaçla şu anki bileşenlerle bir araya gelip  yanına başka şeyler de koyarak oda tiyatrosu mantığını Antalya’ya  BAKÜS’le taşımak istedik.  Kırmızı Kalem Sanat, Aklın Yolu Düşünce Derneği, Modern Zamanlar ve Doğadabuan oluşumlarıyla  yan yana gelerek  BAKÜS ‘ü aynı zamanda bir toplumsal öğrenme mekanı olarak kurguladık.

Osman Utku Atış:  BAKÜS açılalı dört ay oldu.  BAKÜS’ün adını duyanlar Bahçelievlerde olduğu için bu adı verdiğimiz zannediyor ancak çalışılmış bir isim. Okan Abinin burayı Dionysos’la yani Anadolu’daki adıyla BAKÜS’le birleştirmek için seçtiği bir isim. Kuruluş çalışmaları sırasında burası nasıl bir yer olsun diye düşünürken,   Köy Enstitüleri ve Halkevleri geleneğini devam ettiren bir yer olmasının şehir için anlamlı olacağını düşündük.  O fikrin buraya yansıması açık sahne mantığıyla oldu yani  herkesin ama aynı zamanda hiç kimsenin olan bir mekan oldu.

“Sanat, toplumsallaşma aracı aynı zamanda; biz bundan uzaklaşıyoruz.”

  • BAKÜS içerik olarak neler sunuyor?

Okan Cinemre: Gelişmişlik düzeyini yakalayabilmek için sanat aracılığıyla bir toplumsal öğrenme, yeniden sorma ve sorgulama alanı yaratmak istedik. Aklın Yolu Düşünce Topluluğu daha çok gençlere yönelik  etkinlikler yürütüyor. Aynı zamanda da  felsefe, bilim ve sanat konuşmaları gibi yetişkin eğitimleri düzenliyor. Bu etkinlikleri hem kendi üyeleri hem de dışarıdan dinleyiciler katılıyor.  Bu eğitimleri yaparken üniversiteden de destek alıyoruz. Antalya’da üniversite inanılmaz yalnızlaştırılmış. Üniversite orada bir yerde duruyor kentte başka bir yerde. Üniversite ve kentin bir teması yok. BAKÜS’te düzenleyeceğimiz etkinliklerle kentteki bilim insanlarıyla kentliyi yan yana getirmeyi amaçlıyoruz. Çok ciddi çevre sorunları yaşıyoruz. Herkes buna itiraz ediyor. Bir ağacın kesilmesi içimizi yaralıyor. Öte yandan o ağaç kesildiğinde ne olacak, o ağacın neden orada durduğunu bilimsel olarak ele almak durumundayız. Bir şeyi tanırsanız, tanımlarsanız ona daha çok sahip çıkarsınız. Öteki türlüsü geleneksel muhalefetin bir parçası olduğunuz anlamına  gelir.

Çocuk tiyatrosu sahneliyoruz, çocuk filmleri gösteriyoruz. Bunları okulları gezerek  yapmak mümkün ancak buranın amacı bir kültürü yaratmak. Bir çocuk tiyatro kültürünü öğrenmeli, her şey önüne konan hazır  bir malzeme haline getirilirse o çocuğa bir değer  bilgisi vermiş olmazsınız, sadece bir tüketim maddesi vermiş olursunuz. Çocuğa öğlen yemeği verir gibi ‘saat 3’te size gelip tiyatro oynayacaklar’ denilmemeli. Anne-baba çocuğuna;  ‘tiyatroya gidiyoruz’ demeli, çocuk o zahmeti çekip zamanında hazırlanmalı, kentin trafiğini çekip yetişebilme kaygısını duymalı, bunlar stres unsuru gibi düşünülüyor ancak o çocuk o oyunu gerçek mekanında biletini alarak, sırada bekleyerek, içeri girip oturarak, bir mekanı ve bir tiyatro kültürünü özümseyerek yaşayabilmeyi öğrenmeli. Sanat toplumsallaşma aracı aynı zamanda biz bundan uzaklaşıyoruz.

Yetişkinler için Modern Zamanlar Dergisi organizasyonunda film gösterimleri yapıyoruz.  Sonrasında üzerine konuşuyoruz.  Sofiakademi’de de buna benzer çalışmalar yapılıyor.  Bu ay Hitchcock filmlerini gösteriyoruz.  Kayıp Masallar Atölyesi var. Çocuklar bu etkinliğe anne-babalarıyla birlikte gelebiliyorlar. Etkinlikte Yörük kültürünü, doğanın dilini çocuklara anlatıyoruz. Bu çalışma belgesel film eşliğinde yapılıyor. Daha sonra belgeseli  çocuklarla birlikte anne-babalar dramatize ettiler. Eğlenceli bilim etkinliği yaptık.

Senfoniden arkadaşlar gelip burada oda müziği yaptılar. Oda müziği çok farklıdır. Kökeni de saraydan çıkmadır. Biz o saraydan çıkan müziği  sokak arasındaki bir apartmanın alt katında insanlara sunuyoruz.  BAKÜS aynı zamanda kentteki sanatçıların kendi özgün fikirlerini hayata geçirecekleri bir mekan olmayı hedefliyor.

  • Kente göçle gelen bir nüfus var. Sadece başka şehirlerden değil başka ülkelerden de, burası onlara neler sunacak?

Okan Cinemre: Önümüzdeki hafta burada bir arp konseri olacak.  Konseri yıllarını  arp çalmaya adamış Zlata Fon Engel  verecek.

BAKÜS  mahallenin içinde bir kültür merkezi, çocuklara, gençlere, yetişkinlere,  kente dışarıdan gelenlere hem ürettikleriyle hem de onlara üretim fırsatı vermesiyle bir anlamda kentli için daha farklı kesimlerden insan buluşmalarına aracılık ediyor  diyebilir miyiz?

İki aylık ömrümüzde, tam da bu dediğiniz işleri yapmak için varız. Bunun için de  ilk adımları attık. Burası Bahçelievler semti, önce bu semtin çocuklarını, hemen yakınımızdaki Deniz Mahallesinin çocuklarını BAKÜS’teki bütün çocuk etkinliklerinde ağırladık. Deniz Mahallesinde küçük bir atölye var.  Orada çalışma yapan arkadaşlarla bir araya geldik. Birlikte neler yapabileceğimizi konuştuk.  Ayrıca yılbaşında beraber Yılbaşı Şenliği yaptık. Şenliğe Halkevleri de destek verdi.  Onlar için tiyatro gösterisi yaptık, yüz boyama etkinliği  vb.  Kentin farklı noktalarından bilet alıp gelen çocuklarla mahallemizdeki çocuklar bir arada yaptığımız etkinlikleri takip ettiler. Güldüler, eğlendiler, burada birlikte beklediler. Fuaye nedir, bir tiyatroya gelindiğinde ne yapılır, içeride nasıl davranılır bunları gördüler, öğrendiler ve birbirlerine de öğrettiler.

Özellikle Aklın Yolu Düşünce Derneği’nin hedefi ve amacı da budur.

  • Açıldığınız günden bu yana ilgi nasıldı?

Okan Cinemre: Buraya gelip havasını koklayan insanlar çok şaşırıyor ve etkilenmiş şekilde ayrılıyor. İlk gelenler daha çok ‘arkadaşlar güzel bir şeyler yapıyor. Gidip izleyelim’ diyerek geldiler. Geldiklerinde BAKÜS’te yapılan işin,  buranın büyüklüğünü aştığını görüp şaşırdılar. Büyük kültür merkezleri var, çok güzel işler de yapıyorlar.  Elbette onların ulaştığı seyirci sayılarına bir oyunda ulaşamıyoruz, bir sezonda ulaşabiliyoruz.  Kapasitemiz küçük, ancak hedeflediğimiz de buydu. Çoğu etkinliğimiz de ücretsiz.

Osman Utku Atış: Dışarıdan bizim işlerimizi izleyip sonrasında da ben de bu mekanda bir şey yapmak istiyorum deyip gelen çok oldu. Onları yavaş yavaş konuk etmeye başladık. Burada oluşturduğumuz yapıya dışarıdan katkı veriyor olmaları hem onları hem de bizi mutlu ediyor.

Geçtiğimiz haftalarda bir konser yaptık sahne alan sanatçıların konser bitimindeki yorumu şuydu: “biz böyle bir yeri Berlin’de gördük.” Bunu onlardan duymak çok güzeldi, çünkü Berlin her türlü sanatın yapıldığı yer.

  • Önümüzdeki günlerde BAKÜS’te neler takip edeceğiz?

Osman Utku Atış: Her ay gezi sunumları yapılıyor. Küba, Patagonya yapıldı. Bu ay Afrika var.  Çok ilgili gördü bu bölüm, çalışanlardan  etkinliğin gününün değiştirilmesi konusunda yoğun istek aldık.  Bu ilgi bizi mutlu etti. Programı Cuma gününe aldık. Müziğin farklı alanlarından işler göstermek istiyoruz.  Bu ay arp konseri var. Edebiyatla ilgili çalışmalarımız var.  Film ve belgesel gösterimlerimiz olacak.

  • Başka şehirlerden yazarları da BAKÜS’te görebilecek miyiz? İsmi geçti diye soruyorum, mesela  Ercan Kesal’ı?

Okan Cinemre: Temasta olduğumuz çok fazla insan var. Felsefeciler, üniversiteden hocalarımız var.  Evrim konferansı yaptık. Yaklaşık 100’ün üzerinde insan geldi. İki salonu birden hazırlamak zorunda kaldık. Biraz bizim çapımızı aşan etkinlikler oldu. O nedenle bu tarz etkinlikleri yeniden değerlendiriyoruz. Belki de böylesine büyük etkinliklere BAKÜS olarak ön ayak olacağız ancak başka salonda yapılacak.  Seyircinin, izleyicinin ve buranın müdavimlerinin taleplerini  ve beklentilerini de biraz daha gözlemledikten sonra  daha farklı programlar da yapıyor olacağız.

“Bizim derdimiz sanat alıcısı yaratmak”

  • Antalya’nın kültür-sanat ortamını nasıl değerlendirirsiniz? Gelişmesi için neye ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz? Yerel yöneticilerin bu alana desteğini nasıl buluyorsunuz?

Okan Cinemre: Son iki-üç seneye kadar Antalya’da biraz kısır bir kültür-sanat ortamı vardı. Aslında eskiden beri gelenekleri olan da bir kent şair ve yazarlarının örgütlü olduğu ANSAN var. Fikret Otyam yıllarca burada resim yaptı.   Yıllardan beri var olan bir şehir tiyatrosu var. Son dönemde gerçek anlamda bir şehir tiyatrosuna dönüştü. Devlet opera ve balesi, senfoni, devlet tiyatroları uzun zamandan beri standart bir iş yapıyor. Bunları dışarı çıkarttığınızda yeni bir şey pek yoktu.  Biraz kısırdı.  Son iki senede belediyelerin bu işe el atması, kültür merkezleri açmaları; Türkan Şoray, Nazım Hikmet, Erdem Beyazı. Bunların hepsi Antalya’nın kültür sanat hayatını hareketlendirir mi derken oldukça  yoğun bir gündem oluştu.  Oralara Antalya’nın üreten insanlarının girmesi çok zor. Örneğin Emre Dayıoğlu, modern zamanın Muzaffer Sarısözen’i gibi dağlarda, köylerde gezip bölgenin değerlerini kayıt altına alan bir insan, Emreyi bu merkezlerde göremiyoruz.  Bilmiyorum teklif geldi mi? BAKÜS’te dinleyicilerimize çok güzel bir akşam yaşattı. Onca ünlü adamın  konser verdiği, onca ünlü adamın sahne aldığı bir kentte çok zor oluyor böyle şeyler. Dedemin Radyosu diye başka bir müzik grubu var.  Bu konuda  çok birikimli bir ekip, mesleklerinin yanı sıra bu işi yapıyorlar.  Çok da güzel bir repertuar oluşturmuşlar ancak henüz yeterince ilgi oluşmamış. O merkezlerin kiralarını karşılamaları çok zor. Onları da BAKÜS’te ağırladık. BAKÜS etkinlikleri biraz da evinizin salonuna insanları misafir etmek gibi oluyor.

Osman Utku Atış:  Antalya’ya 2015 yılında geldim. Okan Hocamın da dediği gibi son iki yıldır farklı mekanlar açıldı. SofiAkademi, Antre Sahne,  Cam Sahne gibi. BAKÜS’ün yoğunluğu nedeniyle takip edemesem de programlarına bakıyorum. Çok güzel işler yapılıyor.  Yavaş yavaş nasıl daha iyi yapılır hep beraber öğreneceğiz.

  • Kentteki kültür-sanat kurumlarıyla işbirliğine nasıl bakıyorsunuz?

Okan Cinemre: Bunlar zaten olması gereken şeyler. Biz ülke olarak bazı şeyleri yitirdik. Ekip  olmayı unuttuk Rakip olmayı öğretiler bize. Rakip olursanız, diğerinin sırtına basarsanız, öyle ön plana çıkarsanız; en meşhur siz olursanız, en değerli siz olursanız o zaman ancak bir değer olur yer bulursunuz mantığı yerleştirilmeye çalışıldı. Biz rakip değil, ekip olmak zorundayız. Bunun bize ne sağlayacağını matematik bize söyler. Antalya’da  ortalama 2 milyon insan yaşadığını varsayalım. Geçmiş yıllarda  kaç tane opera-bale izleyicisi vardı  diye baksanız 30-40 bin ancak çıkacaktır.  Kültür-sanatı takip eden insan sayısı nüfusun yüzde beşi bile değil. Dolayısıyla ben burada bir etkinliğimi 30-35 kişiyle yapıyorum. Antre Sahne’de 30-35 kişiye oyun oynuyor.  Buraya gelip etkinlik izleyen bir insan ‘bu yıl başka bir etkinlik izlemeyeceğim’ demeyecek ki, bu anlamda  bir tiyatro, sinema, konser kültürünü oturttuğumuzda, insanlar ister istemez gönülden buraları dolaşacak. Kent kültürü böyle oluşur. Dışarıdan buraya turneyle gelen kişi buradaki sanat alıcısına ulaşmak, ona bileti satmak, gösterisini izletmek ister. Bizim derdimiz sanat alıcısına ulaşmak değil, sanat alıcısı yaratmak. Kültür ve sanata ilgi duyacak, haz alacak, aylık bütçesinin  bir kısmını buraya rahatlıkla ayırabilecek yeni insanlar bulmak, oluşturmak istiyoruz. O nedenle biz bu dayanışmayı çok önemsiyoruz.

Osman Utku Atış: Geçmişimizde olan imece kültürünü yeniden hatırlamamız lazım. 

  • Okan Hocam neredeyse yirmi yıldır bu kentte yaşadığınız için size soracağım; kentteki neredeyse bütün kurumlar birbirinin yaptığı güzel işleri destekleyeceklerinden, işbirliğinden sıkça söz ediyor ancak birbirinin işini takip etmiyor, etkinliğine katılmıyor, halkayı büyütmüyor.  Bunu nasıl açıklarsınız?

Okan Cinemre: 12 Eylül 1980 bunun için bir milattır. 1960 anayasasıyla  ortaya çıkan özgürlükler şu an yok. Şu an Türkiye’de sendikal örgütlenme yüzde 2. Konuşsanız sendikayla, AKS’deki sergiye gelir misin? deseniz yüzde 2 örgütlülüğü var. Toplumu bu anlamda besleyen neredeyse bütün damarlar kesilmiş durumda. Bir yerde bir etkinliğe katılabilmek aynı zamanda bir bedel ödemeyi de göze almayı gerektiriyor. Böyle olunca da habitatlar oluşuyor. Küçük yaşam alanları oluşuyor. Küme küme. Utku’yla da konuşuyoruz, BAKÜS’ün bu kümeleri birbirine dokunduracak, çarpıştıracak işler yapması gerekiyor.  Rüşdümüzü ispat edince bu birliktelikler üzerine de konuşacağız.

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir