Kaleiçi’nin Çeşmeleri Neden Akmıyor?

Kaleiçi kimine göre Antalya’nın kalbi, kimine göre 3 bin yıllık bir mücevher.

Bir gerçek var ki Antalya’da ister turist olun ister halktan biri, Kaleiçi gezmeye doyulamayan bir yer. Her sokağında bir tarih, bir yaşam, bir güzellik gizli.

Avrupa’da hangi kente gitseniz “eski şehir” diye bir bölge mutlaka vardır. Çoğunlukla da Ortaçağ’dan kalma kentlerdir. Bakımlıdır, iyi korunmuştur. Avrupalılar fazla gösterecek bir tarih birikimleri olmadığı için olsa gerek bu eski şehirlerini iyi pazarlarlar.

Avrupa’nın en eski şehri bile aslında tarih ve kültürel zenginlik bakımından Antalya Kaleiçi’nin yanından bile geçemez. Kaleiçi’nde bugün etrafı demir parmaklıklarla kapalı olan Kesik Minare bile, üç dini buluşturan bir kültür hazinesidir.

Ama dedik ya etrafı demir parmaklıklarla çevrilidir. Son dönemde kazı çalışmaları ile turizme kazandırılmaya çalışılsa da, ödenek yetersizlikleri nedeniyle kaderine bırakılmıştır.

Kaleiçi’ndeki eksiklikler, Kaleiçi’nin güzelliğini gölgeleyemez. Tüm olumsuzluklara karşın, Kaleiçi’nin sokakları gezenlere huzur verir.

Bizim dikkatimize çeken konu, Kaleiçi’ndeki çeşmelerin akmaması.

Gözümüze çarpan iki çeşmeyi yetkililerin ilgisine ve bilgisine sunuyoruz.

Birisi ASPEN Otel ile Eski Turizm İl Müdürlüğü’nün yanından Mermerli’ye inen ara yoldaki Ahi Yusuf Külliyesi’nin duvarındaki, Sema Yazar Çeşmesi.

Diğeri Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin bitişiğindeki Hüseyin Ak Çeşmesi.

Bu iki örnek çeşmede atalarımızdan bize kalan Vakıf anlayışının simgesi ‘Sebil’lerdir. Ve yine bu iki çeşmede birilerinin aziz hatıralarını yaşatmak için yapılmış, aynı zamanda insanlara da faydası olan yapılardır. Bu durum bile başlı başına ilgiyi hak eden bir konudur.

Bu çeşmeler niye akmaz. Borçları için ASAT mı kesmiş.

Kaleiçi’ni düzeltmek için öyle büyük projelere, milyar dolarlık projelere ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. Küçük küçük müdahalelerle daha yaşanabilir bir yer pek ala yaratılabilir. Kaleiçi için herkes konuşuyor ama kimse önce evinin önünü süpürmek istemiyor. Her şeyi devletten ve büyükşehir den beklememek gerekir.

Kaleiçi’ndeki muhtarlıklar ve dernekler, hatta ille örgüte de gerek yok, buradaki turizmciler, esnaf bir çeşmeyi neden onarmaz. Bu kadar zor mu?

4 Yorum

Cemil Serdar için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir