Kurtuluş Savaşında Antalya’nın İlk Şehidi: Mustafa Haşmet

Bugün 17 Şubat 2013…

17 Şubat 1920’de Antalya’nın Kurtuluş Savaşında verdiği ilk şehit olan Mustafa Haşmet’in şehit oluşunun yıldönümü.

17 Şubat 1920 akşamı Kalekapısı’nda İtalyanlar tarafından şehit edilen Mustafa Haşmetin ölüm yıldönümü.

Biliyor muydunuz?

Biz bilmiyorduk…

Bugün Antalya’da Mustafa Haşmet’in adı yaşatılıyor mu?  onu da bilmiyoruz.

Bir parkta  ya da sokakta ismi var mı?

Mezarı nerde bilen var mı?

Ruhu Şâd, mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin…

İşte bildiklerimiz;

“Mustafa Haşmet, 1880 yılında, Antalya’nın Sağır Bey mahallesinde doğmuştur. Yaşantısını genellikle Korkuteli’nde geçmiş ve ölümünden bir süre önce İlçe Belediye Meclisi Üyeliği’ne seçilmiştir. O günleri yaşayanlar, Mustafa Haşmet’in şehit edilişini şöyle anlatırlar:

 

Yıl 1920. 17 Şubatı 18 Şubata bağlayan gece. Antalya’nın kaldırımlarında gururla dolaşan İtalyan işgal kuvvetlerinin mhamuz şıkırtılarına halk kulaklarını tıkıyor; Antalya’nın kaldırımsız ve yılan biçimi eğri büğrü Kaleiçi sokaklarını, bulutlar arasından sıza soluk bir ay ışığı aydınlatıyordu. Mustafa Haşmet o akşam gece yarısına kadar bir arkadaşını evinde oturmuş evine dönüyordu. Kalekapısı’na gelince, İtalyan nöbetçi kulübesinden iki asker Haşmet’e yaklaşarak İtalyanca bir şeyler söylüyor. Haşmet olay çıkarmamak için öğrendiği bir-iki kelime İtalyanca ile işi yatıştrmak istiyor. Ancak kabadayı yapılı Haşmetin bu halini korkaklığına veren İtalyan devriyeleri cesaretlenerek onu kulübeye doğru sürüklemeye çalışıyorlar.

 

İşin çığrından çıktığını ve nezakete sığar yeri kalmadığını anlayan Haşmet bir silkinişte kendini kurtarıyor ve nöbetçilerden önce birini, sonra diğerini ayaklarının altına alıyor ve silahlarını ellerinden alarak, onları bir süre ayaklarının altında tuttuktan sonra “Türk acizlerle uğraşmaz, alın silahlarınızı” diyerek silahlarını geri veriyor ve hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.

 

Bundan sonrasını, Korkuteli Hakimi Nuri Tarhan, Haşmet’in ölüm yoldönümünde şu sözlerle dile getiriyordu:

 

“Mert insanlar, karşısındakileri de mert bilmek ve mert görmek karakteri taşırlar. Bilhassa Türkler; kahpeliği düşmanlarında bile kabul edemezler. İşte Haşmet, bu asil yaradılış ve düşüncenin kurbanı oldu. Bir dakika evvel ayağının altında can korkusuyla gözleri yuvalarından fırlamış bir halinin kırılası parmağı mavzerin soğuk tetiğine dokundu, Tüfek patladı. Haşmet yıkıldı: fakat inlemedi. Canını dişine taktı, kalktı, yoluna devam etti. Tüfek tekrar patladı., Haşmet tekrar yıkıldı, tekrar kalkmak istedi. Ancak maddi beden ruhun azim ve iradesine dayanamadı. Türk’ün kara bahtı gibi kararmış toprak, Antalya’nın ilk şehidi Haşmet’in kızıl kanıyla bol bol sulandı. Haşmet’in son nefesine yetişenlere söylediği son sözleri şunlar oldu: “Öldüğüme yanmıyorum, sitemim, kaderimedir, keşke mert bir düşman kurşunu ile ölseydim.”

 

Ertesi günü haber bomba gibi patladı. Hemen akşam üstüne doğru da “On bin Korkutelinin” Antalya’ya doğru yürümekte olduğu haberi yayıldı. Galeyana gelmiş Antalyalılar, İtalyanlara pervasızaca hakaret ediyorlardı. Antalya’nın delikanlıları İtalyan askerlerine bıak gösterip “Sizi bunlarla gırtlağınızdan keseceğiz” diyorlardı. O gün öğleden sonra ortalıkta tek bir İtalyan askeri görülmedi ve bu durum bir kaç gün sürdü.

 

Haşmet’in ölümü, yıllardan beri Antalya halkının biriken öfke ve kininin ortaya çıkmasına, milli gururun şahlanmasına neden oldu. Eskiden bugünkü Şarampol caddesi üzerinde, eski otobüs garajından çıkışta sağda yer alan sahada Hocanebi mezarlığı vardı. Haşmet’in Al bayrağa sarılı tabutu, bütün Antalya’lıların katıldığı bir törenle bu mezarlıkta toprağa verildi. Mezarı başında Antalya’nın asil çocukları bütün hınçlarını açıkça bir tokat gibi yabancıların suratına vurdular.

 

Kuvayı Milliyeciler eski Belediye binasının alt katındaki odasına gelerek bu üzücü ve siyasi cinayet  hakkında özür dileyen komutan, dinini, milliyetini, askerliğini ve sahibi olduğu görevin geleneğini ayaklar altına alarak cenazeye katılmış, ertesi günü tüm Antalya halkı Şehit Haşmet için Paşa Camisi’nde okutulan Mevlide gelmiştir. Halkın gözü önünde son cemaat mahallinde mevlit bitimine kadar üniforması ile oturup mevlidi dinlemiştir.

 

Haşmet’in ölümünden hemen sonra, Batı Cephesi’ne akın eden Antalya’nın delikanlıları Şarampol yolundan, Haşmet’in mezarı önünden saygı ile ve Haşmet’in intikamlarını mutlaka alacaklarını haykırarak gittiler. Bunlardan bir kısmı, gittikleri yerlerden dönmediler. Dönebilenler ise, Haşmet’in intikamını almanın gururu içinde Antalya’da yaşamlarını sürdürüp gittiler.”

“ Bir Zamanlar Antalya” – Hüseyin Çimrin Cilt:1 Sayfa 158

 

Güncelleme:

17 Şubat 2015 tarihinde Kepez Belediyesi, Antalya’nın Kurtuluş Savaşında verdiği ilk şehit olan Mustafa Haşmet’in ismini yaşatmak için bir caddeye vererek, kentin önemli bir değerinin tanınmasını sağladı.  Ünsal Mahallesi’nde 5086 Sokak “Mustafa Haşmet Caddesi” oldu.

 

3 Yorum

Selami için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir