Prometheus’u Kurtardık Diyelim. Peki Ya Diğerleri?

Farkında değiliz ama bugün kültür – sanat kenti olmaya aday kentimizin sokaklarında inanılmaz bir zenginlik var. Binlerce yıl öncesinden kalan tarihi eserlerden, Roma’dan Selçuklu’dan bahsetmiyoruz. Hani AVM yapmak için kazdığımız temellerden fışkıran tarihi eserlerden hiç değil. O bambaşka bir yazı konusu.

Söz konusu yakın geçmişimiz. Mahallemizdeki trafoların duvarlarında belki de ülkemizin en ünlü ressamlarının eserleri var.

1976 yılında ressam Orhan Taylan, klasik Yunan Mitolojisi’ndeki “Prometheus’un İnsanlara Ateşi Getirmesi” efsanesini Belediye İşhanı’nın duvarına resmetmişti. 12 Eylül’den sonra Kenan Evren’in emri üzerine bu güzel eserin üzeri boya ile kapatıldı. Yerine eski galeri müdürü Esen Emekçil’in bakırdan yaptığı Atatürk rölyefi kondu. 2000’li yıllarda yapılan son restorasyon sırasında bu eser de kaldırılarak üzerine söz de daha modern bir kaplama yapılarak yine Ulu Önder Atatürk’ün özdeyişi yerleştirildi.

Ekspres Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Haşmet Öyken’in gündeme taşıdığı ‘Antalya Efsane’yi istiyor’ haberi üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın, 12 Eylül askeri darbe sonrası silinen sanatçı Orhan Taylan’ın yaptığı “Prometheus” adlı duvar resminin yeniden yapılması için talimat verdiğini açıkladı. Resmi yapan sanatçı Orhan Taylan’ın Antalya’ya davet edileceğini belirten Akaydın, “Şayet eski yerine yapmamız mümkün olmazsa bir başka biçimde bunu gerçekleştireceğiz. 12 Eylül’ün elimizden aldıklarını hep geri alacağız” dedi.

Gazeteci Haşmet  Öyken  24.01.2012 tarihinde Ekspres Gazetesi’ndeki köşesinde “Sahiplenmek” başlığıyla konuyu bir kez daha gündeme getiriyor ve şunları yazıyor;

Üstad Orhan Taylan’ın Prometheus adlı duvar resminin yeniden Antalya’ya kazandırılması noktasında yaptığım görüşmelerde enteresan şeyler öğreniyorum.

Eski Belediye Başkanı Selahattin Tonguç bu nokta’da derya deniz…

O anlattıkça hem gülüyoruz hem de vah çekiyoruz.

Selahattin başkan o dönemde festivalin, sanatın her dalında olması için çok çalışmışlar.

Sempozyumlar, konferanslar…

Resim sergileri yanı sıra sanatçıların kent içerisinde yaptıkları heykeller süslemiş her tarafı.

Trafoları boyamışlar, özgün çalışmalar yapmış sanatçılar.

Tepki gören çalışmalarda olmuş. Kapalı spor salonu önüne yapılan çalışma biraz erotizm koktuğu için Gençlik Spor İl Müdürlüğü sildirmiş bu resmi.

Sol el resmi çizen sanatçıların eserleri kaldırılmış sağ el çizenlerin ki kalmış!…

O anlatırken hep şunu düşündüm. Oysa Antalya için ne kadar çok şey yapılmaya çalışılmış sanat adına da!…

Seksenli yıllar öncesi, ülkenin yetiştirdiği ne kadar sanatçı varsa Antalya’da kendini göstermiş.

Karşılaştıkları tepkiler, sansürler ve engellemelere karşı…”

Ve Hürriyet Gazetesi’nde bir başka haber.

“Her bıyıklı Stalin değildir, Evren Paşam”

12 Eylül döneminde Antalya Belediyesi duvarındaki ‘Prometheus’ resmini Stalin’e benzetip sildiren Kenan Evren, 22 yıldır ressamın ve eski Belediye başkanının eleştirilerinden kurtulamadı.

Antalya eski Belediye Başkanı Selahattin Tonguç, 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in Ege Ordu Komutanı olduğu dönemde, Belediye İşhanı duvarında bulunan ‘‘Prometheus’’ resmini ‘‘Stalin’’ zannettiğini ve 12 Eylül harekatından sonra da sildirdiğini açıkladı. Tonguç, ‘‘Resim sildiren zihniyet, şimdi kendisi resim yapıyor’’ diyerek Evren’i eleştirdi. Resmi çizen Orhan Taylan ise ‘‘Her bıyıklı Stalin değildir’’ yorumunu yaptı.

Tonguç, işhanının duvarını tamamen kaplayan 11×10 metre ebatlarındaki resmin o tarihte savcılık ve İstanbul’dan gelen bilirkişi tarafından incelendiğini ve suç unsuru bulunmadığını kaydetti. Kentte 1973-1980 tarihleri arasında belediye başkanlığı yapan Selahattin Tonguç, Orgeneral Evren’le arasında geçen diyaloğu şöyle açıkladı:

“O günlerde Ege Ordu Komutanı olan Evren, bu resim nedir diye sordu. Ben de şaka olsun diye ‘şapkalı bir Türk köylüsü’ olduğunu söyledim. Bazı arkadaşlar da Bülent Ecevit’e benzettiler. Paşa, ‘Hayır onlar değil’ yanıtını verdi. ‘Siz kime benzetiyorsunuz’ diye sordum. Bana ‘Stalin’e benziyor’ dedi. Ben de ‘Tanımıyorum, beraber arkadaşlık yapmadım. Siz de Stalin’in resmi varsa bana da gönderin, ben de öğreneyim nasıl biri olduğunu’ diye konuştum.”

Evren’le aralarında bu diyalog nedeniyle gerginlik olduğunu kaydeden Antalya eski Belediye Başkanı, 12 Eylül sonrası 3 ay cezaevinde gözaltına alındığını belirtti.

Duvarda bulunan resmin, yerine atanan General Mıhçakan tarafından 1982 yılında boyatıldığını söyleyen Selahattin Tonguç, ‘‘Bir gün sonra yağmur yağdı ve resim tekrar ortaya çıktı. Buna çözüm arayan askerler, üzerini tekrar beyaz boya ile kapatıp siyah yazılarla ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ yazdılar. Stalin’e benzediği iddia edilen o resmin fotoğrafı ise ilerleyen yıllarda kartpostal oldu ve bayramlarda binlerce Antalyalı sevdiklerine o resmi gönderdi, tebrik kartı olarak kullandı’’ diye konuştu.

Hürriyet 18 Ekim 2002

Prometheus’u kurtardık diyelim. Peki ya diğerleri…

Hüseyin Çimrin ağabeyin kitaplarını karıştırıyoruz. ATSO tarafından bastırılan Bir Zamanlar Antalya kitabında bu konuya dair şunları kaydediyor;

“Antalya Festivali etkinlikleri kapsamında 1976 yılında ressam Orhan Taylan’ın girişimiyle “Plastik Sanatlar Sempozyumu” düzenlendi. Çeşitli sanat dallarından sanatçılar Antalya’ya davet edildi. Diledikleri malzemelerle Antalya kenti ve halkı için bir sanat eseri yapmaları istendi. Büyük bir heyecanla ellerine fırçalarını alan ressamlar kentin çeşitli noktalarında kendilerine tahsis edilen yerlerde duvar resimleri ve heykeller yapmaya başladılar.

Sanatçılar başladı başlamasına ama bazı odaklar bu organizasyonu sabote etmek için girişimlere başlamıştı. Örneğin eski Mezbaha binası duvarına Ressam Yusuf Taktak tarafından yapılan “maden ocaklarındaki grevi” anlatan resim, üzerine boyalar atılarak tahrip ediliyordu.

Selekler Çarşısı Güllük Caddesi Kavşağı’ndaki trafo duvarına ressam Seniye Fenmen tarafından yapılan resim de “sol eller” resmi denilip aynı kaderi paylaşacaktı.

Dönemin Antalya Valisi Nihat Oğuz Bor, Atatürk Spor Salonu’nun duvarına ressam Cihat Varol tarafından yapılan “işçi analar ve çocukları” konulu resmi fazla sol bulduğu için brandalarla kapatırken, Antalya Cumhuriyet Savcısı’na tüm yapılan resimler için suç duyurusunda bulunuyordu.

Yine heykeltıraş Mehmet Aksoy’un belediye binası önünde yaptığı “işçi ve çocuğu” heykeli bir gece saldırıya uğrayıp tahrip edildi.

Sempozyumdan Antalya’ya kalan heykeltıraşların eserlerinden bazıları 1990’lı yıllara kadar Antalya’nın birçok semtinde yerlerinde duruyordu. Hurda demirden yapılan “silahlara veda”, Kültür Sineması önündeki surların dibine konulan “barışa açılan kapı” adlı eser ile Işıklar Caddesi sonunda bir Alman heykeltıraş tarafından betondan yapılan “yunus ve deniz kızı” heykeli de bugün ortalıkta yok…”

Antalya kentine armağan edilen sanat eserlerin maalesef çok azı yerinde duruyor.

1976 yılında Plastik Sanatlar Sempozyumu’na katılan sanatçılar ve çalıştıkları yerler şöyle;

Ressam Figen Taşbaşoğlu – Antalya Müzesi

Ressam Susanne Makimester – Endüstri Meslek Lisesi bitişiğindeki trafo

Ressam Yusuf Taktak – Eski Mezbaha binası duvarı

Ressam Cihat Aral – Atatürk Spor Salonu giriş duvarı

Ressam Seniye Fenmen – Güllük Caddesi trafo duvarı

Ressam Seyit Bozdoğan – Biyolojik Araştırma Müd. Duvarı

Ressam Zehra Aral – Perşembe Pazarı trafo duvarı

Ressam Avni Mehmetoğlu – Yenikapı trafo duvarı

Ressam Asım İşler – Zerdalilik trafosu

Ressam Nevhiz Tanyeli – Konyaaltı Aile Plajı ve gazinosu duvarı

Ressam Naima El Sshig  – Konyaaltı trafosu duvarı

Ressam Rodil Andersen – Kırk Daire trafo duvarı

Ressam Gülsüm Karamustafa – Antalya Müzesi Duvarı

Ressam Orhan Taylan – Belediye İşhanı Batı duvarı

Ressam Ahmet Demir – Antbirlik trafosu duvarı

Ressam Necati İslimyeli – Tayla Oteli karşısındaki trafon duvarı

Ressam Ali Nawaz – Özel İdare İşhanı duvarı.

Şimdi söyleyin bakalım. Prometheus’u kurtardık. Peki ya diğerleri?

1 Yorum

Emre için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir