Antalya Arkeoloji Müzesi Yıkılmamalıdır! Deprem Gerekçesi Şeffaflıkla Açıklanmalıdır
|Antalya Müze Çalışma Grubu, “Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılması yönünde alınan karar, sadece kentimizin değil, ülkemizin kültürel mirasına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” ifadesini kullandı.
Antalya Müze Çalışma Grubu Adına Mehmet Soner Akdoğan imzasıyla yapılan açıklamada; Antalya Arkeoloji Müzesi’ne ilişkin hazırlanan tüm deprem analiz raporları ve değerlendirme belgelerinin ivedilikle kamuoyuyla paylaşılması istenilerek, “Eğer yapı depreme karşı yetersiz bulunmuşsa, modern ve yenilikçi güçlendirme yöntemleri değerlendirilerek müzenin korunması sağlanmalıdır. Bu toprakların tarihine ve kültürel mirasına olan borcumuzu yerine getirmek, geçmişimize sahip çıkmakla mümkündür. Antalya Arkeoloji Müzesi, sadece bir bina değil, bir bellektir. O belleği yıkmak, geleceğe sırtımızı dönmektir.” denildi.
Açıklama şöyle;
“Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılması yönünde alınan karar, sadece kentimizin değil, ülkemizin kültürel mirasına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu süreçte kamuoyunu yakından ilgilendiren bu karara karşı, çok sayıda meslek örgütü, uzmanlık disiplini ve sivil toplum kuruluşu ortak açıklamalar yaparak söz konusu yapının korunması gerektiğini defalarca dile getirmiştir.
Ancak 11 Temmuz 2025 tarihinde, Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılan resmi açıklamada, yıkım kararının gerekçesi olarak yapının depreme dayanıksız olduğu ifade edilmiştir.
Bir yapının yalnızca “depreme dayanıksız” olduğu gerekçesiyle yıkılması, özellikle kamusal ve kültürel öneme sahip bir yapı söz konusu olduğunda, ne etik ne de teknik açıdan kabul edilebilir bir yaklaşımdır. Depreme karşı dayanım yetersizliği, öncelikle güçlendirme alternatiflerinin değerlendirilmesini ve uygulanabilirliğini gündeme getirmelidir.
Bu noktada asıl önemli olan husus, depreme dayanıksızlık iddiasının nasıl belirlendiğidir. Mevcut Deprem Yönetmeliği (Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği 2018 – TBDY), bu konuda çok açık kurallar getirmektedir. Bir yapının deprem performansının değerlendirilebilmesi için:
- Zemin etütleri,
- Malzeme dayanım testleri (karot, röntgen vs.),
- Mevcut projelerin analizi ve varsa projeye aykırılıkların belirlenmesi,
- Yapının röleveleri alınarak üç boyutlu modellenmesi,
- Bu model üzerinden deprem etkileri altında yapının performansının hesaplanması
gibi bir dizi teknik ve bütüncül çalışma yapılması zorunludur.
Bugüne kadar gerek meslek örgütleri gerekse kamuoyu adına yaptığımız tüm çağrılara rağmen, yapıya ilişkin detaylı deprem performans raporu kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmamıştır. Taleplerimize resmi yollarla herhangi bir yanıt verilmemiş; yalnızca gayri resmi yollarla bazı belgeler temin edilmiştir.
Bu bağlamda, deprem performans raporunun hangi yöntemle ve hangi kurum ya da kişiler tarafından hazırlandığı, hangi yetkin kişi veya kurumlarca onaylandığı, hangi güçlendirme yöntemlerinin değerlendirildiği, hazırlanmışsa güçlendirme fizibilite raporunun içeriği ve detayları da kamuoyuna açık ve şeffaf bir biçimde sunulmalıdır. Bilimsel süreçlerin şeffaf yürütülmesi, kamu yararı ve güveni açısından hayati önem taşımaktadır.
Tarafımıza ulaşan bilgi ve belgelerden, söz konusu yapıya ilişkin yalnızca karot ve röntgen çalışmaları yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmalar, yapıda kullanılan malzemenin özelliklerini belirlemeye yönelik olup, tek başına yapının genel deprem performansını ortaya koymak için yetersizdir.
Bu durum, yıkım kararının bilimsel ve teknik temellerden yoksun, kamuoyunun bilgi alma hakkını ihlal eden bir yaklaşımla alındığını düşündürmektedir. Eğer gerçekten kapsamlı bir deprem performans raporu hazırlanmışsa, bu raporun tüm detaylarıyla kamuoyuna sunulması zorunludur. Aksi takdirde, yalnızca sınırlı birkaç test sonucuna dayanarak böyle önemli bir kültür varlığının yok edilmesi kabul edilemez.
Çağrımızdır:
Antalya Arkeoloji Müzesi’ne ilişkin hazırlanan tüm deprem analiz raporları ve değerlendirme belgeleri ivedilikle kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Eğer yapı depreme karşı yetersiz bulunmuşsa, modern ve yenilikçi güçlendirme yöntemleri değerlendirilerek müzenin korunması sağlanmalıdır. Bu toprakların tarihine ve kültürel mirasına olan borcumuzu yerine getirmek, geçmişimize sahip çıkmakla mümkündür. Antalya Arkeoloji Müzesi, sadece bir bina değil, bir bellektir. O belleği yıkmak, geleceğe sırtımızı dönmektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”