Konyaaltı Falezlerinde yapılaşmasının önünü açan karara tepki var!

 

Antalya’da Muratpaşa–Konyaaltı falezlerinin koruma statüsünün düşürülmesine yönelik alınan karara karşı açılan davada keşif ve bilirkişi incelemesi öncesi meslek odaları, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek ortak basın açıklaması yaptı.

Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Gözde Koçar tarafından okunan ortak basın açıklamasında, Muratpaşa ilçesi Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde yer alan Muratpaşa–Konyaaltı falezlerinin 2020 yılında “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil edildiği, buna karşın Piri Reis Caddesi ile Konyaaltı Varyantı arasındaki bölüm için hazırlanan revize rapor doğrultusunda, falezlerin bir kısmının 2024 yılında “nitelikli doğal koruma alanı” statüsüne düşürüldüğü vurgulandı. Bu statü değişikliğiyle birlikte günübirlik tesisler, iskeleler, balıkçı barınakları, su sporları, teleferik ve telesiyej benzeri kullanımların önünün açıldığına dikkat çekilen açıklamada, kararın Antalya’nın kıyı siluetini, doğal peyzajını ve kent kimliğini geri dönülmez biçimde etkileme riski taşıdığı ifade edildi.

Ortak Basın Açıklaması şöyle;

Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde yer alan Muratpaşa Konyaaltı Falezleri Doğal Sit Alanı, 20.05.2020 tarih ve 104368 sayılı Bakanlık Makamı Oluru ile “Nitelikli Doğal Koruma Alanı”, 08.06.2020 tarih ve 2629 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ise “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak tescil edilmişti.

Bu tescil kararından yaklaşık dört yıl sonra, Müze, Karayolları ve Meteoroloji arazilerinin önündeki bölümü için (Piri Reis Caddesi – Konyaaltı Varyantı arası) hazırlanan Revize Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu, Antalya 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından değerlendirilmiş; değerlendirme sonucunda 12.07.2024 tarih ve 1123 sayılı Karar ile “Kesin Korunacak Hassas Alan” sınırlarının revize edilmesine ve revize edilen kısımların “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak tescillenmesine karar verilmişti.

Söz konusu karar; 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 109/2. maddesi uyarınca, 06.09.2024 tarih ve 8949 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Bakanlık Makamı’nın 09.09.2024 tarih ve 10399331 sayılı Olur’u ile onaylanmış; alınan tescil kararları 07.09.2024 tarih ve 32655 sayılı ve 13.09.2024 tarih ve 32661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.

1990’ların başında Konyaaltı Varyantı ve falezler.

Antalya’nın kıyı siluetini ve kente özgü doğal manzarayı geri dönülmez biçimde etkileme riski taşıyor

Bu süreç sonucunda; falezlerin Piri Reis Caddesi hizasının batısında kalan ve Konyaaltı Varyantı’nı da kapsayan bölümü, “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsünden çıkarılarak “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” statüsüne düşürülmüştür. Oysa 07 Aralık 2019 tarih ve 30971 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu’nun 109 sayılı Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı uyarınca:

  • Kesin Korunacak Hassas Alanlarda hiçbir yapılaşmaya ve tesise izin verilmemekte,
  • Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüyle birlikte ise; günübirlik tesisler, iskeleler, balıkçı barınakları, su sporları, güneşlenme terasları, teleferik ve telesiyej gibi kullanımların önü açılmaktadır.

Bu statü değişikliği; yalnızca doğal alanların korunmasına ilişkin teknik bir karar olmayıp, Antalya’nın kıyı siluetini ve kente özgü doğal manzarayı geri dönülmez biçimde etkileme riski taşımaktadır. Bu yönüyle karar, kent kimliği ve kamusal yarar açısından da ciddi sakıncalar barındırmaktadır.

Şehir ve Bölge Planlama disiplini açısından değerlendirildiğinde söz konusu karar; şehir ve bölge planlama disiplininin temelini oluşturan doğal eşiklerin korunması, planlama hiyerarşisine uyum, bilimsel ve bütüncül değerlendirme ilkelerini zedeleyen; Muratpaşa-Konyaaltı falezlerini koruma öncelikli bir yaklaşımdan çıkararak kullanım baskısına açık hale getiren, kamu yararını ve sürdürülebilir kentsel gelişme hedeflerini ikinci plana iten sakıncalı bir planlama kararıdır.

Muratpaşa-Konyaaltı falezleri; özgün jeolojik oluşumları, kıyı ekosistemiyle kurduğu bütüncül yapı, endemik ve hassas türler için sunduğu yaşam alanları ve kentsel açık-yeşil alan sistemi içindeki stratejik konumu itibarıyla geri döndürülemez doğal değerlere sahiptir. Bu alanlar yalnızca korunması gereken doğal varlıklar değil; aynı zamanda kentin ekolojik dengesi, iklimsel konforu ve kamusal mekân sürekliliği açısından kritik öneme sahip doğal eşiklerdir.

Koruma hiyerarşisi içinde “Kesin Korunacak Hassas Alan” ile “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” statüleri arasında; koruma yükümlülüğü, etki sınırları ve kullanım kısıtlamaları bakımından belirgin farklar bulunmaktadır. Kesin korunacak hassas alanlar, doğal süreçlerin en az insan müdahalesiyle sürdürülmesini esas alırken; nitelikli doğal koruma alanlarında planlama ve kullanım kararları daha esnek bir çerçevede ele alınabilmektedir. Bu nedenle söz konusu statü değişikliği, koruma rejiminin zayıflatılması anlamına gelmektedir.

Şehir ve bölge planlama disiplini, bu tür statü değişikliklerinin; ekolojik, jeomorfolojik, peyzaj ve sürdürülebilirlik temelli bilimsel raporlar ile kapsamlı etki değerlendirme süreçleri sonucunda gerekçelendirilmesini zorunlu kılar. Bu yaklaşım, planlama kararlarının yalnızca idari tasarruflara değil, bilimsel ve nesnel verilere dayanmasını sağlar. Ancak Muratpaşa-Konyaaltı falezleri özelinde yapılan statü değişikliğinin, bu nitelikte bilimsel bir temellendirmeye dayandırılmadığı görülmektedir.

Şehir ve bölge planlama disiplini; doğal eşiklerin yapılaşmaya açılmasını ya da kullanım baskısına maruz bırakılmasını, planlama biliminin temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir yaklaşım olarak tanımlar. Bu bağlamda “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsü, insan faaliyetlerinden kaynaklanabilecek baskıları en aza indirmeyi hedeflemektedir. Bu statünün gevşetilerek “Nitelikli Doğal Koruma Alanı”na dönüştürülmesi, alanın kullanım kararlarına konu edilmesinin önünü açmakta; koruma-kullanma dengesi söylemi altında koruma ilkesini ikincil hale getirmektedir. Bu durum, koruma-kullanma dengesi kavramının koruma aleyhine araçsallaştırılması anlamına gelmektedir.

Bilimsel literatür ve planlama pratiği açıkça göstermektedir ki; kıyı falez sistemleri gibi kırılgan ekosistemler, düşük yoğunluklu dahi olsa insan müdahalesine karşı son derece hassastır. Bu tür alanlarda gerçekleştirilecek her türlü fonksiyon değişikliği; jeolojik stabiliteyi, biyolojik çeşitliliği ve kıyı ekosisteminin sürekliliğini tehdit etmekte ve uzun vadede kamu yararına telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmaktadır.

Bir zamanlar Antalya Konyaaltı Caddesi.

Ayrıca söz konusu statü değişikliği; üst kademe plan kararları, doğal sit alanlarına ilişkin koruma ilkeleri ve planlama hiyerarşisi ile de açıkça çelişmektedir. Planlama sürecinin temel dayanağı olan bütüncül, bilimsel ve katılımcı yaklaşım yerine; parça parça ve alan bazlı statü değişikliklerinin tercih edilmesi, kent bütününde emsal teşkil edebilecek sakıncalı bir sürecin önünü açmaktadır.

Doğal alanların korunması; yalnızca bugünün değil, gelecek kuşakların yaşam hakkına ilişkin bir kamusal sorumluluktur. Muratpaşa-Konyaaltı falezleri üzerinde alınan bu kararın geri çekilmesi, kent hakkının, kamu yararının ve şehir ve bölge planlama biliminin gereğidir.

Dünya ölçeğinde benzersiz bir jeolojik miras

Jeoloji Mühendisliği disiplini açısından değerlendirildiğinde ise; Antalya falezleri milyonlarca yıl süren dalga erozyonu ve kıyı gerilemesi süreçleri sonucunda oluşmuş, traverten (Antalya Tufası) yapılı, küresel ölçekte ender rastlanan jeomorfolojik oluşumlardır. Deniz seviyesinde gözlenen “V” biçimli aşınım çentikleri, falez yüzeylerinde gelişen mağara sistemleri ile şelale kökenli perde ve sarkıt yapıları, bu süreçlerin günümüze ulaşan jeolojik kayıtlarını oluşturmaktadır.

Yaklaşık 13 km uzunluğa, ortalama 35 m üniform yüksekliğe sahip olan Antalya falezleri; kentin kıyı siluetini oluşturmaları nedeniyle dünya ölçeğinde benzersiz bir jeolojik miras niteliğindedir.

Bu özellikleriyle Antalya falezleri, yalnızca “doğal sit alanı” kapsamında değerlendirilemeyecek ölçüde yüksek bilimsel değere sahip olup, tartışmasız biçimde “JEOSİT” ilan edilmeyi hak etmektedir. UNESCO’nun jeolojik mirasın korunmasına ilişkin ilke ve kriterleri doğrultusunda bu alanların mutlak ve bütüncül koruma altında tutulması gerekmektedir.

Konyaaltı falezlerinin Piri Reis Caddesi hizasının doğusundaki ve batısındaki kesimleri kaya türü, oluşum süreci ve jeolojik yapı bakımından tümüyle aynı niteliktedir. Buna rağmen yalnızca batı kesiminin koruma statüsünün düşürülmesinin jeolojik ve jeomorfolojik hiçbir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır.

Ayrıca falez yüzeylerinde ve deniz altından erişilebilen çok sayıda mağara bulunmaktadır. Bu mağaraların bir bölümü Akdeniz foklarına ve yarasa kolonilerine ev sahipliği yapmaktadır. Antalya’nın en büyük yarasa mağarasının, koruma statüsü düşürülen tartışmalı kesimde yer alması, alınan kararların biyolojik çeşitlilik açısından taşıdığı riski açık biçimde ortaya koymaktadır.

Hukuki Süreç, Keşif ve Beklentimiz

Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, yukarıda açıklanan gerekçelerle dava açmış ve bu durum kamuoyuyla paylaşılmıştı. Gelinen aşamada, yargılama süreci kapsamında 26 Aralık 2025 tarihinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesinin; koruma statüsü düşürülen alanların ekolojik, jeolojik ve mekânsal bütünlüğü açısından taşıdığı yaşamsal önemi, planlama kararlarının yaratacağı telafisi imkânsız mekânsal ve çevresel etkileri bilimsel verilerle ortaya koyacağına inanıyoruz.

Muratpaşa-Antalya falezlerinin koruma öncelikli planlama yaklaşımı çerçevesinde ele alınması gerektiğini bir kez daha vurguluyor, keşif ve bilirkişi süreçlerinin yakından takip edileceğini, Antalya halkını ve tüm kamuoyunu kent hakkına, doğal mirasa ve kamu yararına sahip çıkmaya davet ettiğimizi saygıyla duyuruyoruz.

Yapılacak keşifler ve hazırlanacak bilirkişi raporlarının; söz konusu işlemlerin planlama bilimi, koruma mevzuatı ve Anayasa’nın 56. maddesi ile güvence altına alınan sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına aykırılığını açık biçimde ortaya koyacağına; bu doğrultuda yürütmenin durdurulması ve iptal yönünde kararlar verilmesine ilişkin hukuki beklentimizin güçlü olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.”

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

  • Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Antalya Şb.
  • Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şb.
  • ANTALYA BAROSU
  • Akdeniz Üniv. Öğr. Elemanları Derneği (AÜÖED)
  • Antalya Kent İzleme Platformu (AKİP)
  • Mülkiyeliler Birliği Antalya Şb.
  • EĞİTİMİŞ
  • EĞİTİMSEN
  • KÜLTÜRSANATSEN
  • Astrokimya ve Eğitim Derneği
  • Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN)

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir