Elmalı’da Tarihle Doymak

Mete Tekin / fullantalya

Elmalı’nın kültürel değerleri ile gastronomisini ön plana çıkarmayı hedefleyen Antalya Büyükşehir Belediyesi Elmalı Ekoturizm Projesi kapsamında, bölgeyi tanıtmak ve aktif turizm destinasyonu haline gelmesini sağlamak amacıyla düzenlenen programa katılma şansım oldu. Gazeteciler, içerik üreticileri ve rehberlerden oluşan grubumuzla Elmalı’nın tarihini, doğasını ve lezzetlerini anlatmak için bir araya geldik.

Elmalı Gastronomi ve Kültür Rotası bize dolu dolu bir program sundu. Elmalı’ya giderken mola verdiğimiz antik kentler, tarihin izlerini adım adım hissettirdi. Mola verdiğimiz yerlerde deneyimlediğimiz “lezzetler” ise tadılmaya değer bir kültürel mirastı.

İlk günün ilk programında Rhodiapolis antik şehri karşıladı bizi. Neredeyse her bir taşın hikayesi var burada. Antik tiyatronun taşları hâlâ sahne bekliyor gibi. İkinci durağımız Limyra su gibi akıyor içimizden. Bazen bir şiir gibi bazen de bir masal. Her bir kalıntı, seni sana anlatıyor: “Ne kadar iz bırakabiliyorsun şu hayatta?” diyor adeta.

Üçüncü durağımız Turkuazköy, Lymiros nehrinin (Karadin deresi) yanıbaşında sınırsız mavi ve yeşili leziz tadilatıyla sunuyor bize. İşletme sahibi Celal Bülbül ekolojik turizm ve bölgeyle ilgili projelerini anlatıyor bize.

Sırada dağın eteğine kurulu bilgelik Arykanda var. Arykanda’da zaman, yokuş yukarı yaşanıyor adeta. Teras teras kurulu şehirde her basamakta bir başka çağ, bir başka nefes var sanki.

Günün son programı, bir nefeslik huzurun adresi Abdal Musa Türbesi’ndeyiz. Ziyaretçiler büyük bir sükunet içinde dualarını ediyor. “Gel” demiyor, “bul” diyor Abdal Musa. Burada insanların muradı duada birleşmek.

İkinci gün ise Elmalı’nın ruhuna biraz daha yaklaşıyoruz. Önce Bayralar Subaşı Çiftliği’ni ziyaret ediyoruz. Çiftliğin sahibi Celal-Özlem Subaşı, dedelerinden devraldıkları kültürel mirası günümüze nasıl aktardıklarını anlatıyorlar bize. Elmalı Kaymakamı Faruk Erdem ve Belediye Başkanı Halil Öztürk’te eşlik ediyor bize. Kadim Elmalı’nın kültürel mirasını ve yapılan çalışmaları dinliyoruz.

Bölge hafızasının vitrini  Elmalı Müzesi’ndeyiz daha sonra. Elmalı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Durmuş Altan, Likya’dan bu yana bölgenin hikayesini anlatıyor bize. Müze’nin bahçesindeki Likya’dan kalan Arı Sereni ve Elmalı Sikke’lerinin hikayesi etkiliyor hepimizi.

Devamında ziyaret ettiğimiz, kelamın ve derin düşüncenin izini sürenler için Elmalılı Hamdi Yazır Müzesi bir yolculuk, bir duru akıl durağı gibi. Burada Hamdi Yazır’ın kaleminden çıkan her kelime kalbimize doğru akıyor adeta.

Ömer Paşa Külliyesi’nde büyük bir tadilat var. Maalesef ziyaret edemiyoruz 400 yıllık bu kutlu camiyi ve külliyesini.

Rotamızı hemen yanıbaşındaki tarihi Elmalı Çarşısı’na çeviriyoruz. Elmalı’da üretilen çeşit çeşit leblebiler ve diğer atıştırmalıklardan sevdiklerimize alıyoruz. Dantel gibi işlenmiş el yapımı bakır işçiliklerini de hayranlıkla inceliyoruz.

Son durağımız bölge ikliminin üzüm yetiştirmede büyük avantaj sağlaması nedeniyle bağcılığın merkezi olmuş, Akdeniz bölgesinde ilk şarap üretimini gerçekleştiren iş insanı Burak Özkan. Özkan, kurucusu olduğu Likya şaraplarının başarı hikayesini ve üretim bantını ayrıntılarıyla anlatıyor. Burada katılımcılara bir şarap sunumu da yapılıyor.

İş insanlarının Vizyoner Projeleri

Ziyaretimizde bölge ekonomisi adına önemli bir gelişmeyi, tarımda ar-ge ve teknolojinin etkili şekilde kullanıldığını yakından gördük. Bu gelişmeler uzun yıllardır tartışılan ve hayata geçirilmesi neredeyse artık ütopya olan “alternatif turizmin” gelişmesi adına, aynı zamanda ekonomide de katma değeri yükseltecek, önemli adımlar.

İş insanlarının projeleri bu gelişmelere büyük bir uyumla öncülük ediyor: Celal Bülbül’ün Sitrus Terapi projesi, Celal-Özlem Subaşı çiftinin “Kruvasan” ve “Bungalov Evler” projeleri ekolojik turizmin güçlenmesi adına somut projeler. Öte yandan Burak Özkan’ın dünyada bağcılık ve şarap endüstrisinin miladını yeniden belirleyecek nitelikte. Adeta bölgeyi şarapçılığın Göbeklitepesi yapacak, üzümün DNA’sının araştırıldığı proje ise hem tarım hem de turizm adına dikkat çekici. Ayrıca işletmecilerin peynir üretimine de yöneldikleri anlaşılıyor görüşmelerimizde. Dileğimiz süt üretiminde önemli bir yeri olan bölgenin, ar-ge ve teknolojiyi iyi kullanan firmalarımızla beraber, peynirde de güçlü bir destinasyon olması.

Elmalı ilk bakışta mütevazı bir ilçe gibi görünse de, altında binlerce yıllık bir medeniyetin kökleri, taşlarında ise bir halkın inançla ördüğü büyük bir geçmiş gizli. Elmalı’nın mutfağı ise bu tarih kadar zengin ve doyurucu. Doğayla kurulan eski bir dostluk var burada. Kızıl sulu et, şiş köfte, gazi helvası, türlü çeşit otlardan gözlemeler, keşkek ya da taş fırından çıkan tandır… Her biri bir neslin değil, bir yörenin hikâyesi. Beyler Köyü’nün tahıl ambarlarında geçmiş korunurken, Avlan kıyısında üretilen doğal ürünler emeğin tadını veriyor.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanlığı bu tür projelerle yalnızca tanıtım yapmıyor; kültürel mirasa sahip çıkıyor, yaşayan bir Antalya belleğini de koruyor. Elmalı Gastronomi ve Kültür Rotası, bu anlamda yalnız bir seyahat değil, geçmişle gelecek arasında kurulan güçlü bir köprü oldu bizim için. Bu rotada atılacak her adımda bu projenin alınteri de olacaktır.

Böylesine güzel ve iddialı programa emek veren Proje Yöneticisi İsmail Oskay’a, gezi boyunca bizimle yakından ilgilenen Proje Yürütücüsü Ebru Cücü Açıkalın’a, verdiği değerli arkeolojik bilgiler için Elmalı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Durmuş Altan’a teşekkür ediyorum. Gezi boyunca rehberliğimizi yapan Berfin Özçelik’e, gitarıyla ve varlığıyla programa renk katan Onur Nugay’a da ayrıca teşekkür ediyorum.

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir