56. Altın Portakal Film Festivali’nin Ardından

Festival “özüne döndüğü” bu yıl Antalya izleyicisinden ve sektörden tam not aldı.

Seher Özen Karadeniz

Antalya’nın yıl içindeki en önemli kültür-sanat etkinliklerinden biri olan Altın Portakal Film Festivali, son iki yıldır hayat damarlarından biri kesilmiş olarak yoluna devam etmeye çalışıyordu. Bu yıl Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yeni seçilen belediye başkanı Muhittin Böcek’in Ulusal Yarışmayı festivale yeniden dahil etmesiyle bir başka heyecanla başladı. Hal böyle olunca geleneksel kortej de geçen iki yıla göre oldukça yoğun bir kentli ilgisiyle karşılandı. Festival açılış ve kapanış törenlerinin  tüm Antalyalılara açık olması ise kentliye ‘bizim festival’ dedirten anlardandı.

Geçen iki yıl Ulusal Yarışmanın olmayışıyla ilgili hem seyircide hemen de sinema sektöründeki burukluk, bu yıl yerini heyecan ve şaşkınlığa bırakmış gibiydi. Festival alanı yine sinemaseverler, sinema sektörü ile ulusal ve yerel basının temsilcileriyle doluydu. Son iki yıllık ara sırasında dijital mecrada oluşan youtube yayıncılığı festival alanına da yansımıştı. Çok sayıda blogger da festivali takip edenler arasındaydı.

Festival alanın birçok köşesinde film ekibinin konuk olduğu söyleşi alanları oluşturulmuştu. Bu alanlar bir çeşit seyircinin kendisini de sürece ‘seyirci’ olarak dahil ettiği alanlar oldu. Sinemaseverlerin film öncesi ve sonrasında özellikle yerli yapımların oyuncularıyla buluşma fırsatı yakalamalarıyla fotoğraf çektirmek için oluşan meraklı seyirci trafiğine sıkça tanıklık ettik. Kimi zaman sanatçıların bunaldığı anlara dönüşse de seyircilerin ‘anı kaçırmamak’ konusundaki kararlığı her daim galip geliyordu ta ki güvenlik araya girene kadar.

Bu yıl festival kapsamında başlatılan ve radyo televizyon ve sinema bölümü öğrencilerinin davet edildiği bir de Sinema Okulu oluşturuldu. Henüz yolun başında olan sinema bölümü öğrencilerinin sektörü daha yakından tanımasına olanak tanımak amacıyla oluşturulan okula 100 öğrenci Akdeniz Üniversitesi’nin ilgili bölümünden 50 öğrenci de diğer illerden davet edilmiş. Alanda öğrencilerle yaptığım sohbetten anladığım kadarıyla filmleri ücretsiz izlemek dışında önemli bir fırsat yakalayamadıklarını, mümkün olduğunca söyleşileri takip etmeye çalıştıklarını ancak söylendiği gibi sektör temsilcileriyle özel buluşmalar gerçekleşmediğini belirttiler. Umarız bu alan da önümüzdeki yıl öğrencilerin istekleri doğrultusunda daha da geliştirilir.

Festivalde bu yıl yerli filmlerden; ‘Bilmemek’, ‘Soluk’, ‘Kronoloji’yi, yabancı filmlerden ‘Üç Yaz’ ve ‘Şirin’in Kalesi’ni izleyebildim. Yabancı filmlerde en iki kadın oyuncu ödülünü alan Regina Case ve en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Hamed Behdad’ın performanslarını diğer filmleri görmesem de dikkate değer bulmuştum. Festivalin sonunda ödül almalarına ayrıca sevindim.

İki yıl boyunca başka bir şehirde Ulusal Yarışma heyecanını diri tutmak için “bir gün o şehre geri döneceğiz” diyerek yola çıkan Ulusal Yarışma ekibinin dağıttığı ödüllerin şehrinde, kendi mekanında yeniden dağıtıldığı Perşembe akşamını ise kaçırmayı hiç düşünmedim. Çünkü; iki yıl aşkla, umutla, dirençle verilen bir emek vardı. Antalya’da, Antalya için yazıp çizen biri olarak bu geceye ayrı bir önem atfetmemiz gerektiğini düşündüm. 54. ve 55. Ulusal Yarışma ödüllerini yeniden AKM Perge Salonu’nda almak için hazır bulunan oyuncular, yönetmenler kısacası Yeşilçam ekibinde de ayrı bir heyecan vardı. Ayrıca oldukça samimi bir havada geçen ödül gecesinde, geçen iki yıl orada olmayan Antalya izleyicisine de Yeşilçam ruhunun geçtiği oldukça anlamlı bir gece oldu. Gecenin bütün katılanları bir çeşit dostlarının arasındaydı. Gözlerim o akşam Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i aramadı dersem yalan olur. Belediyeden kimse ödül gecesine katılmamıştı. Ancak gecede ödül alanlar da verenler de sahneye çıktığında Başkan Böcek’e teşekkür etmeyi ihmal etmediler.

Başkan Muhittin Böcek’i o gece salonda göremesem de festival boyunca alanda kendisine sıkça rastladım. Kah röportaj verirken kah röportaj öncesi karnını doyururken kah kahvesini yudumlarken katılımcılarla ve basınla sohbet ederken… Doğrusu bu pek de alışık olduğumuz bir durum değildi. Öyle koruma ordusu falan da yoktu etrafında. Sanırım festivalin bir kazanını ödül alanlarsa bir diğeri de Başkan Böcek oldu. Hem festivalin yolunu açarak hem de kendisini Antalya halkından koparmayarak.

Kapanış ve açılış gecelerindeki çeviri sıkıntısını saymazsak festival “öze döndüğü” bu yıl Antalya izleyicisinden ve sektörden tam not aldı.

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir