Antalya’da Sporun Röntgeni Çekildi

Geçtiğimiz Pazar günü tarihi Kırkpınar’da Antalyalı Pehlivanlarımız damga vurdular gururlandık. Ali Gürbüz altın kemerin ebedi sahibi oldu. Ali Gürbüz kürsüden indiği andan itibaren neredeyse her fotoğraf karesinde yandan bir siyasetçi çerçeveye girme telaşındaydı…

Bu gurur manzarası bize Haşmet ağabeyin Kırkpınar’dan önceki hafta kaleme aldığı yazısını hatırlattı. Paylaşalım istedik.

İşte Antalya’da sporun röntgeni;

…..

Şu halimize bir bakın!..

Antalya’da yıllardır spor tesisleri üzerinden siyaseti dibine kadar yaptılar.

Neredeyse on iki ay her branşta spor yapmaya mümkün bir coğrafyaya sahip olacaksın ama elinde avucunda ne bir tesisin ne de işte diye elinle göstereceğin bir sporcu ya da başarıyı gösterecek hiçbir malzemen olmayacak!..

Nasıl bir zavallılık!

……

Şu yıkışmayı, yani güreşi bir kenara bırakın.

Ata sporumuz, ama gelin görün ki bugün belediye başkanlarının ana siyaset malzemesi.

Her festivalin önüne arkasına ilişkilendirilen bu güreş günlerinde, sporculardan ve kazanılan başarılardan çok katılanların siyasetteki ağırlıkları önemli.

Bir ara Mehmet Ağarların kara gözlüklü gizemli ekibi ile geldiği güreş günlerini anımsıyorum da.

Tezgah, sporun ötesinde bir çetenin yuvalanma noktası gibiydi.

Muratpaşa belediyesi kadın Hentbol takımının başarısına nasıl sevindik!

Çünkü böyle başarılara aç bir memleketiz. Görmemişiz…

Çok geçmedi üzerinden, yurt dışındaki finallere gitmek için bütçe sıkıntısı çeken takım, iki gazeteciyi bile böyle bir başarının fotoğraflanması için davet getiremedi. Ardından kulüp suçlamaları.

Yani bir ucu yine siyaset!

Londra Olimpiyatları’nda Antalya doğumlu Aslı Çakır’ın başarısını sahiplenmeye çalıştık.

Üsküdar Belediyespor kulübünün sporcusu için kapılarımıza, bacalarımıza ismini yazdırdık.

Hatta belediyenin birisi caddeye ismini vermeye filan kalktı ama kadıncağız dopingli çıktı!…

Bakınız; Antalya’dan bahsediyorum. Bu şehirde yılın on iki ayı turizm yapılabilir diye böbürlendiğimiz ve spor turizminde söz sahibi olmuş bir şehirden…

Otellerin spor tesisleri ve ağırladıkları takımlar , kazançları, kente ekonomik katkıları bir tarafa.

Spor branşlarında övüneceklerimiz bir elin parmaklarını geçmiyor.

İşte zavallılığımız burada!

Yüzme, atletizm, bisiklet, basketbol, tenis, okçuluk, kano, yelken branşlarında ne bir tesis ne de sporcu var.

Dün ATİK’te Konysiad’ın konuğu Gençlik ve Spor İl Müdürü Burhanettin Caferoğlu’ydu.

İş adamlarına karşı bir sporcu gibi dik durmaya çalışan müdürün kolu kanadı kırıktı.

Top sahası yok!

Önceki gün kazmayı vurduk hadi hayırlısı.

Yüzme havuzu yok!

Yer arıyoruz, bulursak bir yer temelini atacağız.

Okçuluk tesisleri?

Akibeti belli değil. Top sahasının burnunun dibinde. Belki de yapılacak bir tesisin hışmına uğrayacak.

Tenis?

İyi ki şimdilik ATİK var.

Kapalı teniskort yok!

Yelken?

Sığınacak liman yok.

Kano?

Aksu çayında kendi halinde yüzüyor!…

Bisiklet?

Yatalım kalkalım, Federasyon Başkanı Emin Müftüoğlu’na dua edelim. Yıl da bir de olsa bisiklet yolunu Antalya’dan geçiriyor…

Şimdi bir kez daha düşünelim:

Biz Antalya’da tesisler ve branş başarıları, yetiştirdiğimiz sporcular noktasında neredeyiz.

Öyle temel atma törenlerinde yüksek volümden nutuk atmak, şu kadar yatırım , bu kadar tesis demekle olmuyor.

Ben şehrin ortasında ki somut gerçeklere bakarım.

On yıl önce ile on yıl sonra arasında bir fark yoksa.

Havlu ringin ortasına düşmüştür.

( Haşmet Öyken- Ekspres Gazetesi-26.06.2013)


Antalya Neresi Londra Neresi

 

1 Yorum

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir