Antalya’nın Akdeniz’deki en uç noktası: GELİDONYA

Gelidonya Feneri, Türkiye’nin en güzel yürüyüş rotalarından biri. Adrasan ve Kumluca arasındaki Karaöz kasabası sınırları içinde yeşil ve mavinin kesişme noktası.
Kırlangıç Burnu ve Taşlı Burnu olarak ta anılan Gelidonya Burnu ile önündeki Beş Adalar’ın Likya coğrafyasında ve denizcilik tarihinde önemli bir yeri var. Gelidonya Burnu ters akıntılardan dolayı Antalya Körfezi’nin en tehlikeli yeri olarak nitelendiriliyor. Antik dönemde sayısız gemi kayalara sürüklenerek batmış. Burun adeta bir sualtı mezarlığına dönüşmüş urumda. 1960 yılında yapılan ilk bilimsel sualtı araştırması da bu bölgede gerçekleşmiş. George F. Bass ve ekibinin incelediği İ.Ö.15. Yüzyıl’a ait gemi kalıntıları Bodrum Sualtı Müzesi’nde sergileniyor.
Efes’ten başlayan Antik Likya Yolu, fenerin önünden geçiyor.
Akdeniz kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya Deniz Feneri’nin 1934 yılında Antalya’nın Kumluca ilçesi Taşlık Burnu’nda Tarihi Likya Yolu üzerinde inşasına başlanmış, 1936 yılında hizmete açılmış. 227 metrelik rakımıyla Türkiye’nin en yükseğe konumlanmış feneri.
Çam ve adaçayı kokuları arasında Akdeniz güneşiyle yıkanan Gelidonya Feneri, iddia ediyoruz, Türkiye’nin en etkileyici en güzel manzaralı deniz feneri.

Fenere ulaşmak için Antalya – Kumluca Karayolu’nun (yaklaşık 50 km.) Adrasan sapağından sonra Adrasan’a (8 km) kadar gitmeniz gerekiyor. Adrasan’ın merkezinden 5 km. kadar dar ve zorlu bir karayolculuğundan sonra Karaöz sahiline inip aracınızı park edebilirsiniz. Sahilde Korsan Koyu ve Gelidonya Feneri tabelasını göreceksiniz.
Bir yanınız orman, bir yanınız muhteşem bir deniz yaklaşık 5 km kadar yürüdükten sonra (dilerseniz araçla da gidebilirsiniz, fakat orman yolunun sonuna kadar arabayla ilerlemek zor, yol çok bozuk) Sarı Likya Yolu – Gelidonya tabelasını göreceksiniz. Bu arada yürürken yada aracınızla giderken solda, Korsan Koyu (Melanippe) tüm ihtişamıyla sizi selamlıyor olacak.
Bir metre genişliğindeki patika yol sadece 2 km. Yaklaşık 1 saatlik keyifli bir yürüyüşten sonra Gelidonya Feneri tüm ihtişamıyla karşınızda.
Karaöz’e Kumluca yönünden geliyorsanız, Mavikent üzerinden, yaklaşık 10 km. uzunluğundaki bir sahil yolundan da ulaşabilirsiniz. Ki bu yol Adrasan yolundan daha güzel ve bakımlı.
Fenerin önündeki çardak, 2004 Güneş tutulmasını izlemeye gelen Amerikalılar tarafından fenerin bekçisine yaptırılmış. Buraya akşam saatlerinde vardıysanız gün batımını seyretmek için ideal bir yer. Burada çadırınızla da geceyi geçirebilirsiniz.

Fenerin bekçisi; Herkes burada yaşamak istiyor
Fenerin son bekçisi Mustafa Demir, Antalya Dergisi’nde fener ve yaşantısına ait şunları anlatıyor;
“1942 yılında bekçi olarak başlayan dedemin 70’li yıllarda emekliye ayrılmasıyla babam devam ettirdi feneri beklemeyi. 1975 yılında gözümü fener ışığıyla açtım. Burada doğdum, büyüdüm, şimdi feneri bekliyorum. Üç kuşaktır denizcilere yol gösteriyoruz.
İlk zamanlarda fener gaz yağı ile çalışıyormuş. O zamanlar feneri mecburen beklemek gerekiyor muş. Gece alevlenirmiş, tıkanırmış Fener. Temizlenmesi gerekirmiş. Daha sonra tüp gaz sistemine geçilmiş. Ben de bu mesleğe ilk başladığımda bu sistemi kullandım. O dönemde de fener de kalmak gerekiyordu. 2000 yılının ardından güneş enerji sistemine geçildi. Geçtiğimiz yıllarda otomatik fenerler kullanılmaya başlanınca görev yerimi değiştirdiler. Hafta da bir gün gelip fenerin genel kontrolünü yapıyorum artık. Güneş enerjili aküler kullanılıyor şimdilerde. Gündüz güneşle şarj oluyor, akşamda bu enerji kullanılıyor. Fener geceleri fotoselli sistemle yol gösteriyor denizcilere. Artık feneri bekleme işi ağır ağır bitiyor. Anlayacağınız ben bu denizin son bekleyeniyim.
Fırtına oldu mu zor oluyor burada beklemek. Gürültüden başka bir şey yok. Kapanıyorsun odanın içine ve hep ses dinliyorsun. Fırtına ürkütmüyor beni ama dingin havaları daha çok seviyorum. İnsan bu manzaraya bakınca aklına her şey geliyor. Ufka bakınca kafanda sorun da kalmıyor. Dert yok tasa yok, kafan rahat. Denizin sesi… kuşların sesi…
Likya yolu buradan geçtiği için bahar dönemlerinde geleni gideni eksik olmaz Fener’in. Çok imrenen oluyor bana. Genelde buradan geçip gidenler şehir hayatından bıkmış olmalı ki, burada yaşamak istiyor. Ben de onlara diyorum ki; güzel ama bir de burada yaşayana zor. Yalnızlık zor.”
Fener binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce koruma altında.

8 Yorum

Uğurcan Demir için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir