Havaalanı mı? Pazarlama alanı mı?

Alain de BOTTON, dünyanın en yoğun 3. havaalanı olan Londra Heathrow’da bir hafta geçirmiş ve bunu kitaplaştırmış. Üstelik kitap yayımlandıktan sonra 10.000 adet ücretsiz kopyası Heathrow’da yolculara dağıtılmış. Yolcu, havaalanı görevlisi gibi insan hikayelerinin yanı sıra, seyahat etmeye dair muhteşem cümlelerin bulunduğu kitap, seyahat esnasında hissedip çoğu zaman kelimelerle ifade edemediğimiz şeyleri de barındırıyor.

“dünyanın hala öyle yönleri vardır ki onları anlatacak doğru sözcükleri bulabilme konusunda belki de ancak yazarlara güvenilebilirdi. Gösterişli bir pazarlama broşürü, bir noktaya kadar çok etkin bir iletişim aracı olmakla birlikte, her zaman bir yazarın ifade özgürlüğüne erişemeyebiliyordu.”

“Bir Marslı medeniyetimizi tanımak için tek bir yeri ziyaret etmek isteseydi onu bir havaalanına götürmek yeterdi.” Alain de Botton havaalanlarını böyle tanımlayarak başlıyor Heathrow’da bir hafta yaşamaya… tüm gözlemlerini yazmaya başlıyor. Tabi yazarın etrafında sürekli bir meraklı topluluğu oluşuyor. Yazarla sohbet ediyorlar. Yolculuklarını, havaalanı deneyimlerini paylaşıyorlar.

Jan Morris’de havaalanlarını “bütün hengamesi, ilginçliği ve güzelliğiyle, medeniyetimizin hayalperest merkezleri” olarak tanımlıyor.

Bizim blog yazarlarından hiç biri Heatrow’a gitmemiş olmasına rağmen  elimize geçen bu küçük kitap sayesinde Heatrow Antalya havaalanından daha tanıdık geliyor…

11 milyon turistin geldiği ve gittiği Antalya havalimanını gözünüzün önüne getirin. Antalya’ya dair sizi ne karşılıyor ya da ne uğurluyor.

Etrafa serpiştirilmiş saksılar içine konan PLASTİK PORTAKAL ağaçları …

EXPO’yu göremezsiniz…

Antalya Müzesini göremezsiniz…

Antalya’yı göremezsiniz…

Geçtiğimiz  yıl önermiştik; “5 Paragrafta Antalya Havaalanı Müzesi” ilginizi çekerse okuyabilirsiniz…

1 Yorum

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir