”Her şey poptur, pop her şeydir” Andy Warhol

Bir “şey”ler yapmaktan çok başıboş sözler söylemeyi iş edinmişlerin, sanat eserlerine bakıp “Ne var bunda, ben de yaparım.” dediğini duymuşsunuzdur. Biraz daha haddini bilenler, “Onun yaşadığı yıllarda ben de bunu yapsaydım, (yazsaydım, besteleseydim) tabii ilgi çekerdi. Şimdi her şey var.” der ve çok önemli bir tespit yapmışçasına gururla köşeye çekilir. (mecazi köşesine) Sanıyor ki; söylenecek tüm özlü sözler söylenmiş, tüm heykeller, el işi oyma süslemeli binalar,en iyi resimler yapılmış, bu zamanda peşinden gidilecek yeni sanat akımı mı çıkarmış! …

Peki geçen yüzyıllar içinde ilkleri başlatanların, en iyi eserleri ortaya çıkaranların böyle bahaneler üretme lüksü yok muydu?

Yeteneğe inanmayıp boş konuşanlar değil muhatabım, benim derdim yeteneği olup da, beğenilmeme korkusu ve “Zaten yapılması gereken her şey yapılmış” savunmasıyla atalete düşenlerle.

Eskiden, çok çok eskiden, internet ve televizyon gibi oyalayıcılarımız yo, kkenhatta daha da eskilerde mum ışığı altında, elektrik gibi konforlara bile sahip değilken üretilen eserleri düşünün. Vakit çok, bahane yokmuş.

Şimdi acelemiz var, klavye tuşlamaktan el yazımız eskiyor, sayfalarca yazıların koca koca puntolarıyla yetinip bir diğerine geçiyoruz. Okuyoruz, bakıyoruz sindirmeden.

Acele etmeden, sakin sakin, ne zaman bir sergi gezdiniz?


Antalya Kültür Sanat’ta 30 Mart – 25 Eylül 2016 tarihleri arasında Andy Warhol (1928-1987) “Herkes için Pop Sanat” sergisini tüm bu kelimelerimin sebebi olduğu için gidip görmenizi tavsiye ediyorum.

Her eseri, doğduğu dönem içinde değerlendirip başarısını, kalıcılığı ve şu an hissettirdiği ile ölçerim. Andy Warhol’un, renkleri ve renklerle olan tüm anlatımı bu nedenle önemli benim için. Onun sanata olan katkılarında, sanki tüm yaşamın her anından anlamlı bir eser yaratmak mümkündür gibi hissederim. Mesela, bazen büyülendiğim sihirli anlar yaşarım, bir hareket, bir gülüş, bir bakış ya da eşyanın tabiata uyumunda gizli bir şiir duyarım, yazılamaz da renklerle anlatılmalıdır ama nasıl anlatılır diye sorarım. AndyWarhol’un pop-art’ında bu sorunun cevabını buluyorum. Sanat ulaşılmaz değil.

Andy Warhol’un, “Herkes bir gün on beş dakikalığına meşhur olacak.” sözünü, bugün herkes, takipçisi ve beğeni sayısı kadar sürelerle yaşıyor kendi halinde. Aslında Andy Warhol, sözleri ve eserleriyle, içerik yerine, görüntünün cazibesine kapılan kitleleri o yıllarda etkilemeyi başarmış. Şimdi de öyle değil mi? Anlamı derinlerde değil parlatılmış, süslenmiş, aslından farklı görünen her şeyde bulup yüceltiyoruz. Şahsen, içeriğin ve görselliğin ahenkli uyumundan yanayım. Sanatın, yarattığı etkide evrensel olmasına önem veririm ama Andy Warhol’un istisna bir tarzı var. Bir yerden yakalıyor, çiçek desenleri, ünlülerin portreleri, renkli hayvan resimleri hatta çorba konserveleri serisiyle, her şeyden sanat eseri yaratılabileceğini kanıtlıyor.
Sergiyi gezin.

Ve içinizde sanata dair ufacık kırıntılar bile varsa, kaleme, fırçaya, belki müzik aletinize ya da tutkunuz her ne ise, ona sarılın, sarılın çünkü hayal gücü sınırsızdır emin olun. Ben, hepimizin henüz keşfedemediğimiz yeteneklerle doğduğumuza inanıyorum. Bu inancın ve sanatla iç içe olabilmenin sürekliliğinde, tüm bahaneler güçsüzdür, içinizdeki sanatçıyı özgür bırakın.

Yazı ve Fotoğraflar: Arzu Taşkın

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir