Kulenin Adı HIDIR(lık) Akıbeti BUDUR

Yıllardır önünden geçeriz ama ne kendisini tanırız ne de kendisinde herhangi bir değişiklik görürüz.

Ancak geçenlerde yine yolumuz Karaalioğlu Parkı’na düştü oradan Kaleiçi’ne yöneldiğimizde Hıdırlık Kulesi’nin etrafının çitle çevrildiğini farkettik.

Bir de Güvenlik Görevlisi vardı. Hayırdır demeden Kulenin çevresinin de kazıldığını yaklaşınca farkettik. Sonra internette baktık Büyükşehir Belediyesi kazıyormuş. Arkeolojik bir çalışma olduğunu haber sitelerinden öğrendik. Şöyle diyor haberin devamında;

“Projenin üç ayağı olduğunu belirten Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Aktekin de şu bilgileri verdi:
‘Uzun soluklu bir proje. Kazı çalışmalarının ardından ikinci ayakta çıkan arkeolojik bulgulara göre bir restorasyon projesi hazırlanacak. Restorasyonla yapıyı onarıp, sağlamlaştıracağız. Projenin son ayağında Hıdırlık Kulesi’nin çevresi yeniden düzenlenecek. Burayı yerli ve yabancı ziyaretçilerin görmeden gitmek istemeyecekleri bir çekim merkezi haline getirmek istiyoruz.'”
Bugüne kadar böyle bir yapının hiçbir şey yapılmadan bekliyor olması zaten akıl alır bir şey değildi ama maalesef kimse burası için bir çivi bile çakmadı. Bir ara bundan bir kaç sene önce bir tiyatro grubu gösterileri için kullanmıştı hatırladığımız bir o var. Bir de çok eskiden Belediye malzeme deposu olarak kulanmış. Onu da Hıdırlık Kulesi hakkında detaylı bir çalışma yapan Şebnem Alp’in (kule hakkında yapılmış en detaylı çalışma) tez’inden öğreniyoruz. (Hıdırlık Kulesi, Antalya’da Bir Anıt Mezar Arkeolojisi, Röleve-Restitüsyon-Restorasyon Projeleri Akdeniz Üniversitesi 2005)

“Hıdırlık Kulesi, gerek formu, gerekse anıtsallığı ile Roma Dönemi’nin geleneksel mausoleum tipini en iyi şekilde yansıtan ve Kent Roma’ya özgü tipi ile Anadolu için tek örnek olan bir anıt mezardır. Çok katlı mezar anıtı tipinin en erken ve en anıtsal örnekleri Erken Klasik Dönem’den itibaren Anadolu’da görülmeye başlanmış, en anıtsal örneğini Halikarnas Mausoleumu ile bulmuştur. Hıdırlık Kulesi, gerek formu gerekse plan  şeması ile, Anadolu’da gelenekselleşen mausoleum tipinden uzak olup, benzerlerine büyük ölçüde İtalya’daki anıtsal mezar yapılarında rastlanmaktadır.

Özgün işlevi mezar olan ve bu işlevini Geç Antik Dönemin sonuna kadar sürdüren yapı, Hıristiyanlığın tüm antik dünyaya egemen olması ve çok tanrılı dinin yasaklanması ile en geç  İ.S. 4. yy. sonlarında ve en azından pagan mezarı işlevini yitirmiş olmalıdır. Yapı, zamanı günümüz verileri ile kesin olarak saptanamasa da, olasılıkla 7. yy.’da savunma sisteminin bir parçası haline getirilmesi ile farklı  bir amaca hizmet etmeye başlamıştır. Erken Bizans Dönemi ile birlikte işlevi değiştirilerek, önce dinsel bir yapı sonra da kentin savunma sisteminin parçası haline getirilmiş ve bu işlevini 19. yy.’a kadar sürdürmüştür. Son olarak da 1950’li yıllarda Antalya Belediyesi’nin malzeme deposu olarak kullanılan, günümüzde de genel kullanıma kapalı olan yapı, Büyükşehir Belediyesi’nin sınırlı sürelerde düzenlediği kültürel ve sanatsal etkinliklerde ziyarete açılmaktadır.”

Hıdırlık Kulesi’nin etrafındaki kazıdan umutlanarak yakın zamanda Kule’nin akıbetinin değişeceğini tahmin ederek projede emeği geçen herkesi şimdiden tebrik ederiz. Kule’nin akıbetinin bir an önce değişmesini meraklı gözlerle bekliyoruz. Umarız Antalyamıza yakışan bir düzenleme yapılır.

(İnşallah sadece çevresel peyzaj düzenlemeleri proje olarak düşünmüyorlardır)


3 Yorum

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir