Mavi Yengeçler “İyi, Temiz ve Adil Gıda” için çalışıyor

“….Her yer AVM, simitçiler, çiğ köfteciler ve sözde Türk kahvecileriyle doldu! Bunlara adım başı rastlamak mümkün. Antalya mutfağı çok zengin olmasına rağmen, koca Antalya’da tek bir tane bile ‘Yöresel Antalya Yemekleri’ yapan lokanta yok. İnsanları, ne yediklerini sorgulamaları, iyi olanı talep etmeleri, yerel olanı tercih etmeleri için bilinçlendirmemiz gerekiyor. Dejenere bir toplum halini aldık ve bu dejenere bir geleceğe yol açacak.”

Bu sözler SlowFood Antalya kurucu lideri Ezgi Bağlan Gülenç’e ait.

“SlowFood”1986 yılında İtalya’da Carlo Petrini liderliğinde kurulan ve kısa sürede dünyada büyük ilgi gören bir sivil toplum hareketi.

Amaç; yerel olanı, sağlıklı, geleneksel olanı tercih etmek, unutmamak ve yaygınlaştırmak. Hareketin üç önemli etiği var ve tüm çalışmalar, araştırmalar ve kampanyalar bu üç etik etrafında dönüyor; İYİ, TEMİZ VE ADİL GIDA.

SlowFood Türkiye, kamuoyunda ses getiren bir çok çalışmaya imza attı.“Tohumdan Sofraya” ve “İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın” bunların en tanınmışları. 

SlowFood Antalya grubu ise şubat2014’te kuruldu. Grup kendisine Demre’yle özdeşleyen “Mavi Yengeçler” adını verdi.

* SlowFood nedir?

– SlowFood bir sivil toplum hareketidir. 1986 yılında, İtalya’da Carlo Petrini liderliğinde kurulmuştur. Kendisi kurulduğu yıldan bu yana hareketin liderliğini yapmaktadır. Çok özet bir biçimde hazır, sağlıksız, fahiş fiyatlarla satılan, yerel olmayan, katkılı gıdaya ve fastfood a karşı bir tepki amacıyla kurulmuştur. Amaç, şimdiki ve gelecek neslin geleneksel ve yerel olan yiyecekleri, ata tohumları ve pişirme yöntemlerini korumaları ve devam ettirmelerinin ne kadar gerekli ve değerli olduğu hakkında insanları bilinçlendirmek için, yerel olanı, sağlıklı, geleneksel olanı tercih etmek, unutmamak ve yaygınlaştırmak amaçlı çalışmalar yapmaktır. Üç önemli etiği vardır ve tüm çalışma, araştırma ve kampanyalar bu üç etik etrafında döner; İYİ, TEMİZ VE ADİL GIDA.

İyi, gıdadan almamız gereken vitamini, besin değerlerini ve tadı yanında bize sunduğu faydaların tam anlamıyla o gıdada bulunduğu anlamına gelir.

Temiz, gıda üretilirken doğaya ve insana zarar vermeden, doğa dostu bir şekilde üretildiğini, bizler için sağlıklı koşullarda yetiştirildiği anlamına gelir.

Adil, gıda üreticisinin iyi şartlarda çalıştığını ve iş gücü anlamında sömürülmediğini, meyve-sebzelerin ve hayvanların iyi ve gerekli şartlarda yetiştirildiğini (açık ortamda otlayan inekler, serbest gezen beslenen tavuklar gibi) ve bu gıdaların adil fiyatlarla satılarak soframıza gelmesi gerektiğini, her kesimden ve gelir grubundan insanın, iyi ve temiz gıdaya ulaşabilmesi gerektiğini, bunu her insanın hak ettiğini temsil eder.

Hareket SlowFood adını almadan önce de Carlo Petrini yine çok önemli rol oynuyor. 1982 yılından 1986 yılına kadar, Carlo Petrini ve kendisi gibi yemeye-içmeye düşkün, geleneksel mutfağı için mücadele eden arkadaşlarıyla birlikte kurdukları bir grupla, farklı isimlerle bir çok etkinliğe imza atıyorlar. Dergiler çıkarıyorlar, gazete köşelerinde yazıyorlar, yemekli toplantılar organize ediyorlar vs… Amaç hep aynı, küçük üreticiyi kalkındırmak, köklerimizi unutmamak, geleneklerimizi korumak ve lezzetli, iyi olanı, uygun fiyatlara yemek-içmek.

1986 yılında, Carlo Petrini ve arkadaşları, Roma’da bulunan PiazzaSpagna’ya yakın bir alanda açılan McDonald’s a tepki amacıyla büyük bir kalabalığı organize ediyorlar ve bu tepki medyada ve dünyada büyük ses getiriyor. Aynı seneden itibaren SlowFood ismiyle etkinliklerine devam ediyorlar.1989 yılında SlowFood manifestosu imzalanıyor ve Uluslararası SlowFood hareketi resmileştiriliyor.

* Ambleminiz neden bir salyangoz?

– Salyangoz yavaş hareket eder ve geçtiği yerlerde iz bırakır. Sert kabuğu onu güçlüklerden korur, hayatta kalmasını sağlar. Yavaşlığı ve geçtiği yerlerde iz bırakması, SlowFood için çok anlamlıdır. Bu yüzden salyangoz simge olarak belirlenmiştir.

 *SlowFood’un dünyada yaptığı çalışmalardan örnekler verir misiniz?

Çok geniş kapsamlı bir soru bu. Herbirini anlatmaya kalksam sayfalar yetmez ama özetleyecek olursak örneğin Slow Cheese,2001 yılında çiğ sütten yapılan peynirleri koruma altına almak üzerine kurulmuştur. Çiğ sütten peynir yapan üreticiler,katı hijyen kuralları nedeniyle mağdur olmuşlar ve üretim konusunda tıkanmışlardır. Bu amaçla 20.000 in üzerinde imza toplanmış ve peynir üreticilerinin hakları ve ürünleri,geleneksel peynir yöntemleri koruma altına alınmıştır. İtalya’nın Bra kentinde (aynı zamanda SlowFood merkezinin bulunduğu kenttir) Uluslararası “Cheese” bienali,2 yılda bir düzenlenmekte ve düzenli olarak bu peynirler ve üreticileri hakkında konuşulmakta,etkinlikler organize edilmektedir.

“SlowFish” İtalya’nın Cenova kentinde düzenlenmektedir. Geleneksel balıkçılığı,mevsiminde ve bilinçli balık tüketimini,av yasaklarına uymayı,balık biyoçeşitliliği ve sürdürülebilir avlanma yöntemleriyle ilgili çalışma ve etkinlikler düzenlemektedir. Balık konusunda Türkiye’deki en büyük ve ses getiren kampanya Defne Koryüreğin liderliğinde SlowFood İstanbul-Fikir Sahibi Damaklar tarafından İstanbul’da 2010 yılında başlatılan “İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın”  kampanyasıdır. Kampanya ile ilgili çalışma ve araştırmalar devam etmektedir.

Gıda israfının önüne geçmek, bugün dünyamızda mücadele etmemiz gereken en önemli konulardan biridir. Bu israfı önlemek hepimizin sorumluluğudur. Artan,bayatlayan,kuruyan,ekşiyen gıdayı atmak yerine aslında bir çok şekilde değerlendirebiliriz. Bu anlamda SlowFood’un “Disco Soup” adında bir projesi vardır. Otel,restoran ve marketlerden, sırf düzgün görünmediği için çöpe atılmak üzere ayrılan kasalarca,tonlarca gıdayı israf olmaktan kurtarmaya dayanır. Yiyeceklerin çürük yada kötü kısımları ayıklanarak pişirilip masalar kurulur ve bir festival havasında misafirlere ikram edilir. Antalya gibi birçok 5 yıldızlı oteli olan bir şehirde, bu etkinlik için gerekli meyve-sebzeleri toparlamak oldukça rahat olacaktır.

Unutmayalım! Ne kadar vahimdir ki,saatte 300 çocuğun öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Harekete geçip İsrafın önüne geçmek,gıdaya,yiyeceğe,toprağın bize sunduğu nimetlere hak ettiği değeri vermek,her insanın görevidir.

SlowFood tarafından organize edilen bir diğer en önemli proje ise ESSEDRA projesidir. Açılımı “Kırsal alanlarda çevresel ve sosyo-ekonomik sürdürülebilir kalkınma” dır. Biyoçeşitliliğin korunması amacıyla küçük ölçekli çiftçilerin kalkındırılması ve faaliyetlerini desteklemek,yerel sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçip onları birlikte hareket edip aktif hale getirmeye dayanır. ESSEDRA nın yürüttüğü Presedia,yok olma riski altındaki gıda ürünlerini, yerli hayvan ırklarını, bitki çeşitlerini, geleneksel çiftçilik ve balıkçılık geleneklerini, ekosistemleri, kırsal coğrafyayı korumak için oluşturulmuş projelerdir. Bir ürün,üretici yada pişirme şeklinin Presedia olarak kabul edilip koruma altına alınması için belli kriterler vardır.

SlowFood’un düzenlediği diğer proje ve etkinliklerden önemli birkaçı ise, 2 yılda bir Torino’da gerçekleşen Salone del Gusto ve TerraMadre,Euro Gusto,yerel üretici ve çiftçilerin doğaya zarar vermeden,doğal olarak yetiştirdikleri ürünleri şahsen gelip sergiledikleri lokal pazarlar olan Earth Markets (Türkiye’de Eski Foça’da pazar günleri kurulmaktadır) , Nuh’un Ambarı,Gıda ve Tat eğitimi,School Gardens  gibi bir çok önemli projesi vardır. Daha detaylı bilgi ve diğer projeleri için slowfood.com u ziyaret edebilirsiniz.

* Türkiye’deki çalışmalarından bahseder misiniz?

– SlowFood Türkiye temsilcisi,Fikir Sahibi Damaklar lideri Defne Koryürek’tir. Kendisi SlowFood’un uluslararası bir çok etkinlik ve toplantısına davet edilmekte,Türkiye’nin gıdayla ilgili sorunlarını ve çözümlerini bu toplantılarda diğer ülke temsilcileriyle paylaşmakta, bu konuları dile getirmektedir. Uluslararası toplantılarda Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ettiğini düşünüyorum. Bugüne kadar emek verdiği GDO karşıtı girişimleri,ekmek ve balık konusunda yürüttüğü kampanyalar,araştırmalar göz ardı edilemez.

Türkiye’de bir çokSlowFoodkonviviyumu vardır. SlowFood dünyaya konviviyumlar olarak yayılmış ve her bir şehirde kurduğu bu konviviyumlarla etkinliklerini sürdürmektedir. Her konviviyumun lideri ve üyeleri vardır. Liderin önderliğinde üyelerle birlikte projeler geliştirilir,toplantılar,yemekler,tanıtım etkinlikleri organize edilir. SlowFood’un bizi yönlendirdiği eğitici amaçlı bir çok yayın ve kurallar vardır. Bu yayınlar ve kurallar çerçevesinde geliştirilen kampanya ve etkinliklerle,insanlara SlowFood anlatılır,tanıştırılır,aktif olarak katılımları sağlanır.

Türkiye’de çok değerli çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bunlardan en önemli bir tanesi,SlowFood Foça lideri Gül Girişimen’in girişimiyle gerçekleşen “Earth Markets” dır. Yukarıda da belirttiğim şekilde bir pazar kurulur ve böylece yerel kalkınma teşvik edilir.

Türkiye’de ESSEDRA projeleri, Burcu Gezeroğlu koordinatörlüğünde gerçekleşmektedir. Bir ürünün Presedia olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünenler http://www.essedra.com/tr/ sitesi üzerinden iletişime geçebilirler.

İstanbul’da Yağmur Böreği Konviviyumu lideri olan Ayfer Yavi, geliştirdiği “Tohumdan Sofraya” projesiyle, ilköğretim öğrencilerine bir meyve-sebzenin,tohum halinden sofraya kadar nasıl geldiğini öğrenmeye yönelik bir eğitim dizisi gerçekleştirmiştir. Etkinlikleri devam etmektedir.

* SlowFoodAntalya ne zaman hayata geçti? Neden kendinize “Mavi Yengeçler” diyorsunuz?

SlowFood Antalya-Mavi Yengeçler Konviviyumu Şubat 2014 tarihinden bu yana aktif. Antalya’ya bağlı Demre İlçesi’ne özgü Mavi Yengeçler’den esinlendik. Akdeniz’e özgü olması ve sert kabuğu nedeniyle güçlü sayılmasından dolayı üyelerimizin ortak kararıyla seçtik.

* SlowFood Antalya olarak neler yapmayı planlıyorsunuz?

13-14 Eylül tarihlerinde Eski Foça’da gerçekleşecek olan Tarhana Şenliği’nde yer alacağız. Şenliğe, Kore ve İtalya’dan da bir heyet gelecek ve bu, yüzlerce yıllık bir geçmişi olan tarhananın tanıtımı için çok değerli bir fırsat.

Bugünlerde Antalya ve çevresindeki tarhanaların araştırmasını yapmaktayız. Tarhana nerelerde, nasıl şekil değiştiriyor,nasıl yapılıp,nasıl pişiriliyor gibi konular hakkında bilgi edinmeye çalışıyoruz.Bu amaçla,Elmalı,Gömbe,Manavgat,Korkuteli ve Yeşilova’da küçük videolardan oluşan bir belgesel çekmeye hazırlanıyoruz. Hazırlıklarımızı tamamlayabilirsek,Foça’da gösteriminin gerçekleşmesini umuyoruz. Amacımız, geniş yemek kültürümüzün önemli bir parçası ve çok eski bir geçmişi olan tarhananın tüm çeşitlerinin bir araya toplanarak, ev yapımı tarhanayı uluslararası boyuta taşımak,tanıtmak.Tamamen katkısız ve oldukça besleyici olan bu yiyeceğin koruma altına alınması ve tanıtımına önem verilmesi, bir neslin, içinde hiçbir besleyici değer bulunmayan,kimyasal katkılarla üretilen,reklamlarda diyetisyenlerin bile “sağlıklı” olduğu yalanına alet olduğu bir hazır çorbayı tüketerek büyümesine engel olabilir.

Henüz yeni bir konviviyum olduğumuz için öncelikli ve en önemli amacımız SlowFood’u insanlara tanıtmak,anlatmak.Bu anlamda sık sık tanıtım toplantıları,piknik ve yemekler organize etmeye çalışıyoruz.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de ne yazık ki bir tüketim toplumu haline geldi. Herkes tüketiyor,kimse üretmiyor,sürekli bir israf. Her yer AVM,simitçiler, çiğ köfteciler ve Osmanlı kahvecileriyle doldu! Bunlara adım başı rastlamak mümkün. Antalya mutfağı çok zengin olmasına rağmen,koca Antalya’da tek bir tane bile “Yöresel Antalya Yemekleri” yapan bir lokanta yok.İnsanları,ne yediklerini sorgulamaları,iyi olanı talep etmeleri,yerel olanı tercih etmeleri için bilinçlendirmemiz gerekiyor. Dejenere bir toplum halini aldık ve bu toplum dejenere bir geleceğe yol açacak.Evinde yemek pişmeyen,çocuğunun beslenmesine hazır kek,hazır meyve suyu koyan, en pahalı en lüks restoranlarda yemek yemekle övünen aileler çocuk büyütüyor.Bu çocuklardan doğal beslenmelerini,büyüdüklerinde çocuklarını bilinçli şekilde yetiştirmelerini evde yoğurt,turşu, reçel,salça yapmalarını beklemek imkansız. Aileleri yanlışlarından yada alışkanlıklarından döndürmektense -ki bu çok zor olacaktır,çocukları bilinçlendirip,ailelerinden ev yapımı gıda talep etmelerini sağlamak adına,okullarda çalışmalar yapmayı planlıyoruz.

Antalya Tanıtım Vakfı’nın da desteğiyle,önümüzdeki aylarda “Yöresel Yemekler Akşamı” düzenlemeyi umuyoruz. Her ay, Antalya çevresinden bir ilçe yada köyün yemekleri mercek altına alınacak ve o ay,o yörenin yemekleriyle bir akşam yemeği sunulacak. Proje henüz şekillenme aşamasında.

Bunun yanı sıra, anaokullarından ve kolejlerden School Gardens projesini gerçekleştirmemiz için davetler alıyoruz. Önümüzdeki eğitim yılında bu projelere yöneleceğiz.

Şubat 2015 yılında Antalya’da gerçekleşecek olan uluslararası “FOOD PRODUCTS” Fuarı’na katılmamız söz konusu. Görüşmelerimiz devam ediyor.

Ve tabii ki Nuh’un Ambarı projesi için ürün,pişirme yöntemi ve yemeklerimizi araştırmaya devam edeceğiz.

*SlowFood’a nasıl üye olunur. Üye olmak için nereye başvurmak gerekir?

-Üye olmak isteyenler,  ” http://slowfood.com/joinus/membership/turkey ” linkine tıklayarak Antalya-Mavi Yengeçler konviviyumuna üye olabilir. Üyelikleriyle SlowFood Antalya’nın çalışmalarına devam etmesini destekleyip, öneri ve deneyimlerini bizlerle paylaşabilirler.

Kaynak: http://www.antalyalezzetleri.com/mavi-yengecler-iyi-temiz-ve-adil-gida-icin-calisiyor/

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir