Nar gibi hüsran yaşanmasın!

Muzla ilgili rapor hazırlayan Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu, “Teşviklerle muz yetiştiriciliği plansız ve çok hızlı yaygınlaşıyor. Bu plansızlığı 2000’lerde nar üretiminde yaşadık. Bu hızla giderse muzda da benzer sonuçların yaşanması kaçınılmaz” uyarısı yaptı.

Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu, muz yetiştiriciliğinde yaşanan sorunları Şubat toplantısında görüştü. Kent Konseyi Toplantı Salonu’nda Tarım Çalışma Grubu Başkanı Adnan Özçelik moderatörlüğündeki toplantıya Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi, TÜİK Antalya Bölge Müdürlüğü, Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odası, Konyaaltı Sanayici İş İnsanları Derneği, Büyükşehir ve Muratpaşa Belediyesi temsilcileri ile grup üyeleri katıldı. Toplantının ardından tespit, görüş ve önerilere ilişkin “Muz üretim alanlarındaki artış, bu artışın olumlu, olumsuz sonuçları ve üretim planlamasının önemi” başlıklı rapor hazırlandı.

‘SORUNLAR KAYGI VERİCİ’

Türkiye’nin muz ithal eden ülke olduğu belirtilen raporda, “Antalya-Hatay arasında denize yakın yamaçlarda ve mikro klima alanlarda açıkta yetiştirilirken, son yıllarda seracılığın yapıldığı bölgelerde örtü altında yetiştirilmeye başlandı. Muz üretimi son 5 yılda 2 kat, örtü altı üretim ise 3,5 kat arttı. 2017’de 68 bin 211 dekar olan üretim alanı 2020’de 111 bin 544 dekara çıktı. Bu dönemde üretim miktarı 369 bin tondan 728 bin tona yükseldi. Örtü altı muz üretimi, küçük ölçekli aile işletmeleri yerine, tarım dışından kişiler ve büyük üretici firmalar tarafından yapılmaktadır. Son yıllardaki bu üretim artışı ile toplam tüketimimizin yüzde 80’e yakın kısmı kendi üretimimizden karşılanmaktadır. Muz ülkemiz için beslenmede stratejik bir ürün değildir. Her ne kadar muz üretimimiz yıllık toplam tüketimimizi karşılamasa da özellikle örtü altı üretimindeki çok hızlı artış, aşağıda sıralanacak bazı sorunlar açısından kaygı vericidir. Nar, narenciye gibi bazı türlerdeki üretim artışlarında yaşanan sorunların muzda da yaşanmaması için bazı önlemlerin alınmasında yarar vardır” ifadeleri yer aldı.

‘PLANSIZ VE ÇOK HIZLI YAYGINLAŞIYOR’

Tarımda üretim planlamasının öneminin vurgulandığı raporda, teşviklerle muz yetiştiriciliğinin plansız olarak çok hızlı yaygınlaştığı kaydedilerek, şöyle denildi: “Tarımda yaşanan sorunların her yıl giderek artan oranlarda artmasıyla ortaya çıkmaktadır. Her ürün her yerde üretilmemeli. Üretim planlamasında, yetiştirilecek ürün için bölgenin ekolojisi, iklimi, toprak yapısı, yer üstü ve yeraltı su kaynakları, tüketim miktarı, ihracat olanakları gibi birçok faktör dikkate alınmalı. Örtü altı üretimi iklim değişimine, toprak yapısı ve florasına olumsuz etki eden üretim şeklidir. Bunun yerine ekolojiye uygun açıkta üretim teşvik edilmeli. Örtü altı üretiminin kontrolsüz artması, yağmur suyunun toprakla buluşmasını engellemekte, sel ve taşkınlara neden olmakta, dolayısıyla yeraltı su kaynaklarının beslenmesini önlemektedir. Muz, çok su isteyen üründür. Yıllık dekara 1200 ton su tüketir. Bu tüketim birçok meyve türünde 300-500 tondur. Muz üretim alanlarında çok sayıda yeraltı suyunu çıkarmak için sondaj açılmıştır. Örtü altı üretim yapan işletmelerin yağmur suyunu biriktirme havuzları yoktur. Yatırım projelerine mutlaka yağmur suyu biriktirme havuzu konulmalıdır.”

‘ÜRETİM ALANLARI KORUMA ALTINA ALINMALI’

Hindistan, Brezilya, Ekvador, Endonezya, Filipinler gibi muz üretimi yapılan ülkelerde üretim maliyetinin çok düşükken Türkiye’de ise iklim dezavantajlarından dolayı üretim maliyetinin çok yüksek olduğu kaydedilerek, şu görüşlere yer verildi: “Muz, raf ömrü az, çabuk bozulan, depolanmaya uygun olmayan, ihracat şansı olmayan bir üründür. Üretimin artması ile fiyatlar doğal olarak düşecek, maliyetlerin yüksekliği nedeniyle de üretici zarar edecektir. Muz üretimi için yapılan yatırımlar, Tarım ve Orman Bakanlığı, Kırsal Kalkınma destekleme fonları, kamu bankaları ve özel finans kuruluşlarınca, sübvansiyonlu düşük faizli kredilerle desteklenmektedir. İthalatta yüksek gümrük vergi oranları ile yerli üretici korunmaktadır. Teşviklerle muz yetiştiriciliği plansız olarak çok hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Ülkemiz, bu plansız yaklaşımı 2000’li yılların başında nar üretiminde de yaşamıştı. Nar üretimi de hiçbir kritere dikkat edilmeden Tarım ve Orman Bakanlığı ve finans kuruluşlarınca desteklenmiş, taban arazilere bile dikim yapılmıştı. Sonuç büyük bir hüsran olmuş, son yıllarda kurulan nar bahçelerinin büyük çoğunluğu sökülmüştür. Bu hızla giderse muzda da benzer sonuçların yaşanması kaçınılmazdır. Bu nedenle; üretime uygun bölgelerde, yukarıda belirtilen kriterlere uygun planlamalar doğrultusunda teşvikler verilmelidir. Verilen teşvikler hepimizin vergilerinden ödeniyor. Bu nedenle teşvik sisteminin doğru işletilmesi çok önemlidir. Küçük üreticiler desteklenmeli, mevcut bahçelerin uygun çeşitlerle değişimine ve iyileştirilmesine destekler verilmelidir. Tarımda üretim planlaması yasaklama ile olmaz. Yetiştirilecek ürün kriterlere uygun bölgelerde desteklenmeli, uygun olmayan alanlardaki yetiştiricilik desteklenmemeli. Ürüne uygun üretim alanları koruma altına alınmalıdır.”

KOOPERATİFLEŞME VURGUSU

Raporda alternatif çözüm önerileri de sıralandı: “Muz ve muza alternatif tropik ve subtropik meyve türleri (guava, pitaya, passiflora vb.) üzerine Ar-Ge çalışmaları başlatılmalı, muz üretimi yapmayı düşünen üreticilere uygun bölgelerde alternatif türler önerilmeli. Muzun nakliyeye uygun olmayan çeşitlerinin değerlendirilmesi ve tüketim alanlarının genişletilmesi amacıyla çalışmalar yapılmalı, muzlu içecekler, muz kolonyası ve sabunu, muz cipsi ve muz lifi gibi yan ürünlerin yapımı teşvik edilmelidir. Nakliyesi sırasında ürünün zarar görmemesi için üretim bölgelerinde ambalajlama ve paketleme tesisleri kurulmalıdır. Tarımın en büyük sorunlarının başında kooperatifleşme eksikliğidir. Tarımı gelişmiş ülkelerde gelişme kooperatiflerle olmuştur. Muz üretiminde de üreticiyi koruyacak gerek girdilerin temininde, gerekse ürünün pazarlanmasında üretici dayanışması, örgütlülüğü yoktur. Muz üretim alanları kontrolsüz bir şekilde, cazip teşviklerle çok hızlı şekilde artmıştır. Muz tropik bir meyve türü olmasına rağmen, bugün Manisa, Denizli, Afyon, Adıyaman, Ordu gibi birçok ilde üretilmeye başlanmıştır. Her ne kadar üretim miktarımız henüz tüketimimizi karşılamasa da iklimin uygun olmadığı bölgelerde bile yetiştirilmesinin teşvik edilmesi ileride büyük sorunlara neden olacaktır. Kurulan tesisler üretim maliyetlerinin yüksek oluşundan ve ithalat teşviklerini ortadan kalkması halinde atıl duruma düşecektir. Tarımda üretim planlaması şarttır.”

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir