O Masada Komşularını Hep Başkan Dinliyor

Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, göreve geldikten sonra başlattığı  Turunç Masa buluşmaları için belediye girişinde kurulan masada, üç yıldır her Çarşamba kendisi oturuyor. Başkan Uysal, başlarda komşularının bile “zamanla bıkar,  yardımcılarına, müdürlerine devreder” dedikleri Turunç Masa’da,  kimi zaman yaşadığı zor anlara rağmen hala ilk günkü enerjisiyle komşularıyla buluşmaya devam ediyor.   

“Bu kadar yakın temas zamanla yıpratır, üzer, yeri gelir hiç hak etmediğiniz saygısız davranışlara maruz kalırsınız. Ancak bütün bunlara rağmen hiçbir zaman bu uygulamadan vazgeçmeyi ya da yöneticilerime devretmeyi düşünmedim.”

 Seher Özen Karadeniz

 

Hemen her belediyenin “danışma masası”, “beyaz masası” ya da “halk günü” var. Ancak yaklaşık üç yıl önce Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal’ın kurduğu  “Turunç Masa”nın diğerlerinden çok önemli bir farkı var: Masanın başında hep Başkan Uysal var.

Başlarda komşuları bile “zamanla bıkar,  yardımcılarına, müdürlerine devreder” dedikleri masada, Başkan Uysal üç yıldır her Çarşamba kendisi oturuyor. Randevulu ya da randevusuz gelen komşularının sorunlarını bizzat Turunç Masa’nın başında kendisi dinliyor.

Doğrusu uzun zamandan beri fullantalya olarak Turunç Masa’yı yerinde görmek istiyorduk. Nihayet geçtiğimiz çarşamba gittik. Başkan Ümit Uysal’ın, masanın başında dikkatle dinlediği komşularının sorularına/sorunlarına içtenlikle cevap verip, dikkatle notlarını alışına, sırasını bekleyenin de sonuna kadar dinleneceğini bilerek sabırla bekleyişine tanıklık ettik.

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, sonrasında da yoğunluğuna rağmen bizi kırmayıp, kısacık arada sorularımızı yanıtladı.

 

 

*Bir misafirimiz  gelse hemen alıp Kaleiçi’ne getiriyoruz. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan bir ilçenin belediye başkanı olmak nasıl bir iş disiplini istiyor?

Aslına bakarsanız Kaleiçi’nde yerleşik bir nüfus yaşamadığı için bizden belediye hizmetleri anlamında beklentisi olan yok. Biz yine de Kaleiçi’ne gözümüz gibi bakıyoruz. Antalya’nın hem içe hem dışa açılan kapısı olduğu için.

Antalya’ya yılda yaklaşık 12 milyon turist geliyor. Turistler, şehir içine girmeden ülkesine dönüyor. Turistin şehir içine girmesini, esnafımızla, insanlarımızla iletişim kurmasını, alışveriş yapmasını istiyoruz. Bunun için de şehir merkezinde çekim merkezi olması gerekiyor. Antalya’da, antik çağlardan beri var olan tarihi çekirdek kent Kaleiçi’miz, ana cazibe noktası. Bu nedenle; uluslararası turizm fuarlarına, Kaleiçi konseptiyle katılıyoruz. Geçtiğimiz hafta da 11’inci Travel Turkey İzmir-Turizm Fuar ve Kongresi’nde belediyenin standında ziyaretçilere Kaleiçi’ni tanıttım.

Otellerimiz yılın 5 ayı değil 12 ayı dolu olsun istiyoruz. Bunun yolu da elimizdeki uluslararası boyuta gelebilecek cazibe merkezlerini değerlendirmekten geçiyor. Kaleiçi de bunlardan biri. Kaleiçi’ni önce biz tanıyacağız, sonrasında da dünyaya tanıtacağız ki, bu hedeflerimize ulaşabilelim.

Antalya, çok önemli uygarlıklara en sahipliği yapmış bir kent. Antalya’da 400 antik kent var ve bunların arasında Kaleiçi’nin çok önemli bir yeri var. Çünkü Kaleiçi, yaşayan bir kent. Biz bu potansiyeli; Kaleiçi Old Town Festivali ile dünyadaki diğer antik kentlerle buluşturmak istedik. Bu yolla, Antalya kent merkezini de turizme dahil etmeyi amaçlıyoruz.

“Turunç Masa uygulamasına başladığım ilk aylarda, görüşme yaptığım zor durumdaki komşularımın anlattıklarının etkisinde kalıp, birkaç gün kendime gelemiyordum.”

 

*Bir röportajınızda ‘sahici işler yapıyoruz’ diyorsunuz. Turunç Masa buluşmaları da bu sahici işlerden biri mi? Doğrusu dışardan bakanlar için o masanın başında neler konuşulduğu büyük merak konusu. Komşularınızla neler konuşuyorsunuz?

Turunç Masa buluşmalarını yaklaşık üç yıldır hiç ara vermeden sürdürüyorum. Görüşülebilir olmak ve görüşülebilir kalmak en önemli ilkemizdi. Turunç Masa da bu ilkemizin hayat bulduğu bir uygulama oldu.

Turunç Masa bir standardı ifade ediyor. Bu, bir yönetişim sistemi standardıdır. İnsanı merkeze alan, insan odaklı ve işin gerçek sahibinin insanımız olduğunu bilen bir belediyecilik anlayışının net ifadesidir.

Turunç Masamız, her hangi bir belediyede görebileceğiniz türden, salt telefona cevap veren bir mekanizma değildir. Komşularımız için komşularımızın işlerini takip eden bir uygulamadır. Sorunu tespit edip çözümünü takip ediyoruz.  Çözüme ulaştırana kadar da peşini bırakmıyoruz.  Vatandaşımız telefonla aradığında, sorunu yerinde tespit edip kendisine en geç 48 saat içinde dönüş yapıyoruz. Komşularımızın mutlu ve işinin takip edildiğinden emin olmaları en büyük amacımız. Bütün bu kurumlar vatandaşın parasıyla dönüyor. Biz bu kurumları sadece organize ediyoruz.  Dolayısıyla vatandaşın bu muameleyi görmek hakkı.

Çarşamba günleri yaptığımız Turunç Masa buluşmalarında komşularım, her türlü sorunlarını benimle paylaşıyorlar. Elimizden geldiğince çözüm bulmaya çalışıyoruz. Çözemediğimiz, bizi aşan sorunlar da oluyor. O zaman da içtenlikle sorunun bizi aşan yanını gösteriyoruz.

 

* Çözüm bulmadığınız problem kafanıza takılıyor mu?

Turunç Masa uygulamasına başladığım ilk aylarda, görüşme yaptığım zor durumdaki komşularımın anlattıklarının etkisinde kalıp, birkaç gün kendime gelemiyordum. Sonra bu durumu yönetmem gerektiğini fark ettim ve anlatılan olumsuz durumlarla arama mesafe koydum.  Zamanla süreci daha iyi yönetmenin yollarını buldum.

Komşularımla iletişim kurmak ve sorunlarına çözüm bulmak için herkesin kolay kolay tercih etmeyeceği bir yolu seçtim. Bu kadar yakın temas zamanla yıpratır, üzer, yeri gelir hiç hak etmediğiniz saygısız davranışlara maruz kalırsınız. Ancak bütün bunlara rağmen hiçbir zaman bu uygulamadan vazgeçmeyi ya da yöneticilerime devretmeyi düşünmedim.

 

“Sadece dayanışmayla sivil toplum örgütü olunmuyor. Kamusal aklın ortaya çıktığı yerler olmalı buralar. Açacağımız sivil toplum merkezi,  kent için karar mekanizmalarının oluşturulduğu bu yönüyle de kentin kalbi olan bir merkez olacak.”

 

* Sivil toplumun önemi üzerine yerel yönetimler her zaman bir şeyler söyler, siz çok daha ötesinde bir şey yapıyorsunuz, sivil toplum  bilincinin, kent kültürünün ortaya çıkacağı bir sivil toplum merkezi. Başından beri aklınızda mıydı? Hikayesini dinleyebilir miyiz?

Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) eski Başkanı Abdullah Sevimçok’un adını taşıyacak olan ve sivil toplum bilincinin, kent kültürünün ortaya çıkacağı bir yer olarak kurguladığımız sivil toplum merkezimizin inşaatında son aşamaya geldik.

Doğuyaka Mahallesi’nde, 13 bin metrekare alan üzerine inşa edilen merkezde, 163 dernek odası, 500 kişilik konferans salonu, 12 çok amaçlı eğitim ve toplantı salonu, yarı açık toplantı ve etkinlik alanıyla birlikte kapalı otopark yer alıyor.

Merkezin, yönetim modeli üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Ancak çok kesin olan bir şey var ki; bu merkez her türlü politik mülahazanın ötesinde bir sivil toplum bilinci, sivil toplum olabilme çalışmasının yapılacağı yer olacak.

Bu haliyle dünyada örneği bulunmayan sivil toplum merkezinde yer alacak derneklere üyelerine yönelik aylık belli sayıda çalışma ve etkinlik yapma gibi kriterler getiriyoruz.  Yaşadığımız ilde bir çok dernek var. Bu dernek, sivil toplum kuruluşu var. Buralarda insanlar dayanışmak için bir araya geliyorlar. Ancak sadece dayanışmayla sivil toplum örgütü olunmuyor. Kamusal aklın ortaya çıktığı yerler olmalı buralar. Bu merkezin en temel görevi de hem sivil toplum örgütlerinin bu yönünü ortaya çıkarmak, hem de bir inovasyon, yenilik, girişimcilik ve eğitim merkezi olarak tüm kente hizmet vermek olacak.

Kent için karar mekanizmalarının oluşturulduğu bu yönüyle de kentin kalbi olan bir merkez olacak.

 

* Yeni yıl yaklaşırken, önümüzdeki yıl Muratpaşalıları bekleyen ne gibi yeni projeleriniz var?

Az evvel belirttiğim gibi Sivil Toplum Merkezi’miz bunlardan biri. Önümüzdeki yıl tamamlanacak ve yıl içinde açılışını yapacağız.

Bir diğeri, Zeytinköy bölgesinde yaptığımız Hacı Bektaşi Veli Kültür Merkezi.  Bu kültür merkezi de gençlerimize ve insanlarımıza, buradaki insanlarımız eliyle, onların kendi dinamikleri içerisinde sahip çıkma amacı güden çalışmalar yapacak. Yeni yılın ilk aylarında açılışını yapacağız.

Yine çok önemsediğimiz bir projemiz olan Muratpaşa Belediyesi Çok Amaçlı Gösteri Merkezi, Opera ve Tiyatro İşliğini de önümüzdeki yıl tamamlayıp hizmete açacağız.

Her biri ayrı ayrı kent yaşamına, kent barışına  katkı sağlayacak projelerdir.

 

“Kıyıdan balık tutmayı ve deniz gören bir parkta oturup kitap okumayı seviyorum. Kahve keyfi için Erdal İnönü ve Ziya Gökalp parklarını tercih ediyorum”

*Belediye işlerini bir kenara bırakıp, bir iki soruda size dair sormak isteriz. Antalya’da yapmayı en çok sevdiğiniz şeyler nelerdir?

Denizde yüzmeyi seviyorum. Başkan olmadan önce, on yıl boyunca her gün düzenli olarak yüzdüm. Şimdi çok sık yapamıyorum.

Şimdilerde; sabah yürüyüşlerini,  kıyıdan balık tutmayı ve deniz gören bir parkta oturup kitap okumayı seviyorum.

*Kahve keyfinin bizim toplumumuzda ayrı bir yeri vardır. Sizin kahve keyfi için tercih ettiğiniz özel bir mekan var mı?

Kaleiçi’nde Mermerli Park gibi klasikleşmiş mekanlar var, ancak ben son zamanlarda sıklıkla Muratpaşa Belediyesi olarak falez kıyı bandında açtığımız Erdal İnönü ve Ziya Gökalp parklarını tercih ediyorum. Her iki mekanda da  Muratpaşa Belediyesi olarak büfe hizmeti de veriyoruz.

Erdal İnönü Kent Parkı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanının en güzel yeridir dediği Rumkuş Mevki’nin hemen yakınında yer alıyor. Akdeniz ve Beydağlarının muhteşem bir manzarasını sunuyor.

Ziya Gökalp Kent Parkı ise Antalya’nın Akdeniz’e uzandığı en uç noktada yer alıyor. Bir yanıyla kentin balkonu. Açılışını 25 Kasım’da CHP Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleştirdik. Falezlerden Konyaaltı’na muhteşem bir panoramaya sahip.

Kentsel yaşam alanı olarak projelendirip hayata geçirdiğimiz her iki parkımız da son dönemde sadece benim değil komşularımız için de özel mekanlar haline geldi.

*Sizce Antalya’ya gelen birinin uğramadan geçmemesi gereken yerler neresi?

Öncelikle; Hadrian Kapısı’ndan başlayarak, Hıdırlık Kulesi’ni ve Yivli Minare’yi de içine alan bir Kaleiçi turu yapmalarını öneririm. Ancak bu tura başlamadan önce mutlaka bölgeyle ilgili kısa bir araştırma ve okuma yapmalılar. Şehrin dışına çıkacaksak da; Köprülü Kanyon ve Kızlar Sivrisi’ni mutlaka görmeliler. Antalya’nın çevresinde en az üç kentin turizm potansiyeline sahip antik kent var. Termesos Antik kenti ve Side başta olmak üzere bu kentleri gezip görmelerini öneririm.

*Yoğunluğunuza rağmen vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir