PANDEMİ SÜRECİNDE KENTİMİZDEKİ ÖZEL TİYATROLAR PERDE DİYEBİLECEK Mİ?

Seher Özen Karadeniz   

19 Eylül 2020 

Korona tedbirleri çerçevesinde hafta başında Kültür ve Turizm Bakanlığınca alınan bir kararla açık ve kapalı mekanlarda sahnelenecek tüm tiyatro gösterimleri ile opera ve bale temsilleri yasaklanmıştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı kamuoyundan özellikle de sektörden gelen tepkiler üzerine bir gün sonra kararını geri çekti ve “yaptığımız değerlendirmeler neticesinde, açık ve kapalı mekanlarda sahnelenecek tüm tiyatro gösterimleri ile opera ve bale temsilleri, kurallara uyulmak koşulu ile İl Hıfzıssıhha Kurullarınca alınan kararların kapsamı dışına alınmıştır” açıklamasını yaptı.

Kısa zaman aralıklarıyla yapılan her iki açıklamayı da sektör yakından takip etti. Sosyal mecralarda, yazılı ve görsel medyada konu epey tartışıldı. Başta alınan karardan çok kısa zamanda geri dönülmesinde de bu tartışmaların etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Fullantalya olarak pandemi sürecinden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen,  sayıları az olsa da büyük fedakarlıklarla üretim yapmaya devam eden kentimizin özel tiyatro sahnelerine; Covid-19 sürecini nasıl geçirdiklerini, sektörü ilgilendiren ve hızla alınan kararlardan nasıl etkilendiklerini, yerel yönetimlerden beklentilerini sorduk.

Konuyla ilgili yerel yöneticilerin görüşlerine de başvurduk. Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa Belediyesi yetkililerine Covid-19 sürecinde zaten zor günler geçiren yerel tiyatrolara (Antre Sahne, BAKÜS, Cam Sahne, Kırmızı Kalem, Yersiz Yurtsuz Tiyatro, gibi) bir destekleri olup olmayacağını sorduk.

Hem tiyatrolardan hem de yerel yöneticilerden aldığımız cevapları paylaşarak konuyu yerel ölçekte de gündeme taşımak bu yolla tiyatroların sesine ses olup, bir nebze de olsa destek olmak istedik.

“Kültür sanat çalışmaları desteklenmezse milletin hayat damarlarından biri kopmuş olacak.” 

 BAKÜS sahneden yapılan açıklama şöyle: “ Sanat, hayal kurmak, zihinsel olarak ürettiğini somut işler olarak sunmak… Yani özünde insan aklının yaratıcı gücü demek. Mevcut iktidarın bunu desteklemesi, yaşatmaya çalışması pek akla uygun değil. Zaten sorun ve baş belası olarak gördükleri kültür ve sanat kurumlarını bir virüs salgınında kendileriyle başbaşa bırakarak eriyip gitmelerine göz yummak gibi bir tavır var…

Covid-19 ‘un ülkemizde ve şehrimizde kendini iyice hissettirmeye başladığı Mart ayının ortasında, kuruluşumuzdan bu yana süregelen etkinliklerimize ara verdik ve bu ara yaklaşık 4 ay sürdü. Ağustos ayında Yeni Normal diye adlandırılan sürece geçtiğimizde, çalışmalarımıza Pandemi koşullarında yani tedbirlere uyarak devam etmeye çalıştık. Seyirci sayısının üçte iki azaltılması, hijyen uygulamalarının devreye sokulması, sosyal mesafe derken zaten “kendi çapımızda” yürüttüğümüz etkinliklere katılım giderek azaldı. Bu azalma mali yükleri daha çok hissetmemize ve bizi ekonomik olarak faaliyetlerimizi durdurmayı düşünmeye itti. Hal böyleyken, yerel ve ulusal yönetimin kültür merkezlerine, tiyatrolara ve bu alanda çalışanlara ne maddi ne manevi bir destek vermemesi işleri giderek daha da zorlaştırıyor. Bize taleplerimiz sorulursa şunu söylemekten çekinmeyiz: Kültür – Sanat kurumlarının üzerindeki vergi yükü minimum sınırlara çekilmeli hatta sıfırlanmalı, bu kurumlara kira desteği verilmeli, kültür sanat çalışanlarının sigorta primleri desteklenmeli, süreç içinde nakdi yardım yapılmalı… Bu liste uzar gider. Çünkü kültür sanat kurumları her olağanüstü durumda ilk kapanan, en son ilgilenilen yapılar olmuştur. Pandemi döneminde de bakış açısı değişmedi. Sonuç olarak Baküs emekçileri adına şunu söyleyebiliriz: ülkemizde ve şehrimizde kültür sanat çalışmaları saydığımız koşullarla desteklenmezse “milletin hayat damarlarından biri kopmuş olacak.” Geç kalınmadan bu hayati alana destek olunmalı.”

“Dileriz içinde bulunduğumuz bu zor günleri daha fazla dayanışma ile aşarız.” 

 Kırmızı Kalem Sanat; 11 yıl önce kurulmuş Antalya’nın ilk özel tiyatrosu ve aynı zamanda milli eğitim bakanlığına bağlı sanat okuluyuz. Tüm dünyayı etkileyen covid-19 salgını maalesef bizi de derinden sarmıştır. 16 martta başlayan bu süreçle beraber var olan tüm çocuk ve yetişkin sınıflarımız bir anda kapanmak zorunda kalmıştır. Mart ayından bu günü kadar faaliyetlerimiz durdu. Pandemi sürecinin gerek ekonomik gerekse sosyolojik ve psikolojik açıdan tüm insanları etkilediği bir gerçektir. Bu süreçte sadece sağlığın değil aynı zamanda sanatın ve sosyalleşmenin, hem yetişkinler hem de çocuklar için çok önemli olduğunu görmüş ve tecrübe etmiş bulunmaktayız.

Çocuklarımızın özellikle bu süreçteki ruh sağlıkları ve psikolojilerinin bozulması aslında tüm sorunların önündedir. Kurum olarak ekonomik anlamda dayanmaya çalışmakta ve tekrar bireylere sanatın ince eliyle dokunmaya devam etme isteğindeyiz. Maalesef sabit giderlerimiz aynı şekilde devam ederken, gelirlerimiz büyük oranda bitmiştir. Hükümetin aldığı kararlar ve vergi ertelemeleri çerçevesinde biraz idare etmiş olsak da bu önlemler yeterli gelmemiştir. Bu yöndeki beklentilerimiz vergi ertelemeleri yerine belirli bir süre hiç alınmaması şeklindedir. Pandemi hala devam ederken, insanlar tedirginken, okullar bile henüz tam açılmamışken; biz ve bizim gibi kurumların tam faaliyet gösterebilmeleri mümkün gözükmüyor. Yerel belediyeler destek vermeye çalışıyorlar fakat işleyişleri gereği daha fazlasını yapamıyorlar. Üzülerek belirtmeliyiz ki dayanacak gücü olmayan tüm kurumlar kapatmak zorunda kalmıştır. Dileriz içinde bulunduğumuz bu zor günleri daha fazla dayanışma ile aşarız. Herkese sağlık, sevgi ve sanat dolu günler dileriz.

Yerel yönetimlerin desteğine ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun kimliği ile değil ‘yurttaş/insan’ kimliğimiz ile ihtiyacımız var. 

 Yersiz Yurtsuz Tiyatro: Covid-19 süreci öncesinde ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ yeni oyun için hazırlıklara başlamıştı. Bir sezon bitiriyor, yeni sezon için çalışmaya geçiyorduk. Ama her şey bir anda durdu. ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ bu kapanma ve durma sürecini yeni oyunu yazarak geçerdi. Şimdi prova sürecindeyiz. Her şeye rağmen heyecan duyuyoruz. ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ altıncı yılına giriyor. Antalya’da altı yıldır yol alan bir özel tiyatro olmanın mutluluğunu yaşıyoruz bir yandan. Ancak varolan süreci düşününce, hepimiz gibiyiz. Düşüp kalkıyoruz. Devam ediyoruz.

Bu süreçte tiyatro sanatı adına alınmaya çalışılan ya da alınamayan kararların çok daha öncesinde tanımlanarak alınmış olması gerektiğini bir kez daha gördük. Tiyatro pandemi süreci öncesinde de birçok zorlukla ilerlemeye çalışıyordu. Pandemi varolan seyirciyle ilişkiyi kopardığı için maddi manevi tıkanma daha da büyüdü. Tiyatro sanatçıları, emekçileri adına talep edilen haklarda ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ olarak ayrı bir fikirde olmamız söz konusu olamaz. Ancak bu hakların tüm emekçiler için geçerliliği olmalı. Ancak o zaman toplu bir kurtuluş ya da normalleşme yaşayabiliriz. Kamusal, politik, ekonomik, toplumsal alanlarda iyileşme gerçekleşmediği sürece, yapılan yardımların ya da verilen hakların tiyatrolar için sadece ekonomik düzlemde kalacağını düşünüyoruz. Peki seyirci? Bu durumda oyunu izlemeye kim gelecek? Haklarını alamayan, talepleri dinlenmeyen insanlara neyi anlatacağız?

Yerel yönetimlerden ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ olarak özel bir talebimiz yok. Süreç içinde yerel yönetimlerin tiyatrolara sunabildiği şey ‘ücretsiz’ sahne tahsis etmek oldu. Tiyatronun ihtiyaçlarını düşününce bu yetersiz, ama bu da bir şey. Yerel yönetimlerin desteğine ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun kimliği ile değil ‘yurttaş/insan’ kimliğimiz ile ihtiyacımız var. Teşekkür ediyoruz.”

Belediyeler Yerel Tiyatrolara Destek Konusunda Ne Yapıyor? 

Konyaaltı Belediyesinden yapılan açıklamada; belediye olarak ilçede kültür-sanat etkinliklerinin artırılması için çalıştıklarını, bu amaçla geçen yıl Haluk Cömert’in genel sanat yönetmenliğinde ilçenin ilk belediye tiyatrosunu kurdukları hatırlatılarak tiyatronun Nazım Hikmet’in ‘Kuvayi Milliye Destanı’yla 28 Temmuz’da seyirci karşısına çıktığı kaydedildi. Belediye Tiyatrosu’nun hedeflerinden birinin de akademiye dönüşerek yeni oyuncular yetiştirmek olduğunu ifade eden yetkililer yerel sahnelerden ise bugüne kadar kendilerine herhangi bir destek talebi gelmediğini belirttiler.

Muratpaşa Belediyesinden yapılan açıklamada ise bu zor süreçte sanatçıların yanında olmak için Belediyesi Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı kararla bilet satışı yapılan tiyatro, konser gibi etkinliklerle diğer sahne performansları için Türkan Şoray Kültür Merkezi’yle birlikte belediye kültür salonunun da gelecek yıl 31 Mayıs’a kadar ücretsiz tahsis edileceği belirtildi. Covid-19 pandemisi dolayısıyla salonların kapasitesinin yarı yarıya azaltıldığı, oturma düzenin de seyirciler arasında bir koltuk boş kalacak şekilde yeniden düzenlendiği ifade edildi.

Telefonla görüşünü aldığımız Kepez Belediyesi Kültür-Sosyal İşler Müdür V. Bora Gürdere de Covid-19 pandemisi nedeniyle Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nin kapalı olduğunu hatırlatarak, herhangi bir kültür-sanat etkinliği yapmadıklarını bunun yanı sıra bugüne kadar da yerel tiyatrolardan da herhangi bir talep gelmediğini belirtti. Gürdere, bir talep gelmesi halinde Ekim başından itibaren pandeminin seyrine göre bir planlama yapabileceklerini ifade etti.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ise yazın Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’na bağlı Antalya Oyuncak Müzesi aracılığıyla pandemi sürecinde ara verilen kültür sanat faaliyetlerinin canlanmasına katkıda bulunmak amacıyla Yaz Etkinlikleri kapsamında Baküs Sahne & Atölye ve Kırmızı Kalem Sanat işbirliği ile Temmuz ayında Kaleiçi Yat Limanı Açıkhava Tiyatrosu’nda, pandemi önlemleri alarak etkinlikler düzenlemişti. Antalya Büyükşehir Belediyesi son olarak da içinde bulunduğumuz ayda salgın döneminde zorluk yaşayan özel tiyatrolara destek olmak ve sağlık çalışanlarına moral vermek amacıyla ‘Pandemi Günlerinde Tiyatro Buluşmaları’ başlıklı bir etkinlik başlattı. Bu buluşmalarda daha çok ulusal çaptaki özel tiyatroların oyunlarına yer verilmiş.  

 

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir