HAVADAN YAPTIĞI KATKIYI ŞİMDİ KARADAN SÜRDÜRECEK…

Yıllarca hava fotoğrafçılığı yapan, Türkiye’nin ve Dünyanın sayılı hava fotoğrafçılarının arasında adı geçen Timur Kara,  “Un var, şeker var, yağa var; helva yapmayı bilmiyoruz” diyerek kentin; deniz-kum-güneş konseptine sıkışmışlığının önünü açacak kültür, sanat ve sporu bir arada düşündükleri projesiyle Antalya’yı Avrupalı gençlerin uğrak yeri yapmayı hedefliyor.

 

Seher Özen Karadeniz

Yıllarca hava fotoğrafçılığı yapan, Türkiye’nin ve Dünyanın sayılı hava fotoğrafçılarının arasında adı geçen Timur Kara, başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin ve Dünyanın sayılı kentlerinin tanıtımına fotoğraflarıyla katkı sundu. Kara, Antalya’nın tanıtımına şimdilerde hazırladığı proje ile karadan katkı sunmayı hedefliyor.

Türkiye’nin Avrupa toplumları ile yeniden yakınlaşmasının önemine dikkat çeken Kara, özellikle AB kurumlarının destekleriyle Türk ve Avrupalı gençleri Antalya’da kültürel ve sportif etkinliklerde bir araya getirerek Antalya’yı Avrupalı gençlerin önemli bir buluşma ve kaynaşma merkezine dönüştürmeyi planladıklarını açıkladı

Yıllarca  Antalya’yı havadan izleyen Timur Kara ile, on üç yıl aradan sonra geldiği Antalya’yı, kendi deyimiyle “Antalya’yı Avrupalı gençlerle buluşturacağı” projesinin hazırlıklarını ve hava fotoğrafçılığını konuştuk.

 

  • Timur Bey, yıllardır hava fotoğrafçılığı yapıyorsunuz, Pandemi süreci sizin yaptığınız iş açısından nasıl geçti?

Öncelikle şunu belirtmek isterim; hava fotoğrafçısıyım dediğimde çoğu insanın ilk sorusu, “Kuşların, bulutların resmini mi çekiyorsunuz ?” oluyor ama aslında hava fotoğrafçılığı bir sektördür. Hava Limanları, Organize sanayi bölgeleri, Belediyeler, Turistik bölgeler, Otoyol ve boru hattı çalışmaları, Tarım alanları ve Orman arazilerinde harita oluşturma ve fizibilite çalışmalarında ya da sadece arşiv niteliğinde o bölgenin dikey fotoğraflarının çekilmesidir. Elde edilen bu fotoğraflar özellikle izleme ve kontrol amaçlı uygulamalarda, afet sonrası hızlı veri toplamada, kentleşmenin ve kaçak yapılaşmanın takibinde, arazi kullanım değişimi tespitinde ve özellikle su havzalarına yönelik çalışmalarda vb. uygulamalarda kullanılabilir.

Pandemi sürecinde herkes gibi bizim işlerimiz de durdu. Çekim için pek çok yere gidemedim. Antalya’ya baktığımızda sadece turizm etkilenmiş gibi konuşuluyor. Pandemi, dünyada bütün yaşamı etkiledi. Hayatımıza yepyeni bir format atmamız gerekiyor.

 

“Antalya’yı yönetiyorsanız havadan kesinlikle gözlemlemeniz gerekiyor.”

 

  • Türkiye’nin özelde Antalya’nın değişik bölgelerini  2000-2015 yılları arasında pek çok kez havadan fotoğrafladınız, geçen süre içinde Antalya’da fotoğrafladığınız alanlardaki değişime dair neler söylersiniz?

Uzun yıllardır Almanya’nın Köln şehrinde yaşıyorum. Oraları da havadan fotoğrafladım.  Köln 30 yıl önce nasılsa hala aynı. Değişim yok denecek kadar az. Buna rağmen Köln Belediyesi bütün şehri 6 ayda bir fotoğraflatıyor. Değişim bir senede % 1 bile değil. Oysa Antalya’da bir yıl içerisinde değişim % 20 civarında. Bu da on yılda % 100 değişim demektir. Belgelerseniz bundan 10 sene sonrasını düşünebilirsiniz. Belgelemezseniz bundan bir yıl sonrasını bile düşünemezsiniz.

Bu değişimi kıyaslayarak söyleyebilirim ancak, İspanya aynı şeyleri yaşadı. Bundan 30 yıl önceki İspanya bugünkü Antalya’ydı. Bütün turizm yatırımlarını sahil şeridine yaptı ve şu an İspanya’da sahil şeridinde yer yok. 2001 yılında Antalya’nın ilk hava fotoğraflarını çektiğimde sahil %70 boştu. 2008 yılında çektiğimde  % 20’si boştu, yedi sene gibi kısa bir zamandaki büyümeyi hesaplarsak aradaki fark anlaşılacaktır. Bu iyi mi, kötü mü? Elbette kötü. Bütün oteller sahile tesislerini yaparsa halk ne yapacak. Koskoca Belek bölgesinde sadece yöre halkının denize girebileceği Kadriye ve Belek Belediyesinin küçük bir park alanı var. Kendi ülkemizde kendi imkânlarımızdan faydalanamıyoruz. Kentin şimdiki halini gördükten sonra eski fotoğraflara bakınca “Eyvah” diyorum.

2001’de Perge Bulvarı tamamen tarlaydı. Şu an neredeyse ev yapacak arazi yok. “Benim ne yapmam gerekiyor?” sorusunun cevabını havadan baktığınızda çok net görebiliyorsunuz. Antalya’yı yönetiyorsanız havadan kesinlikle gözlemlemeniz gerekiyor. Burası Almanya’nın elinde olsa 1 numaralı turizm merkezi olurdu.  Halihazırda Kundu’ya giderken geniş bir boş alan var. 10 yıla kalmaz burası da binalarla dolar. Oysa o alanda isim yapacak çok nitelikli bir park yapılabilir.

  • Son yıllarda hava fotoğrafçılığı için dronlar kullanılmaya başlandı. Mesleğinizi dronlar aldı diyebilir miyiz?

Bundan beş yıl öncesine kadar Afrika’da Ortadoğu’da işlerimizin yüzde 70’ini dronlar aldı. Otoyol, belli bir bölgenin fizibilitesinin çıkarılması gibi büyük işleri hala biz yapıyoruz. Ancak bırakın hava fotoğrafçılığını bundan 5 yıl sonra uçakları bile yapay zeka uçuracak.

  • Fotoğraf arşivinizde kaç kare fotoğrafınız var belli mi?

İnanın tam bilmiyorum ama milyonlarca olabilir. Sadece bir daire dolusu film arşivim var. Dijital makineye geçtikten sonra arşivlememiz daha kolay oldu. O kadar çok bölgenin ve dünyanın birçok ülkesinin fotoğrafı var ki, dünyadaki ve Türkiye’deki hızlı değişimi en iyi gözlemleyenlerden biriyim.

 

“Antalya’da gerçekleştirmek istediğim projelerden biri mutlaka havacılıkla ilgili olacak.”

 

  • Hava fotoğrafçılığına Köln’de başladınız. Antalya ardından Dubai, tekrar Köln’e döndünüz. Bir süredir yine Antalya’dasınız.  Biliyoruz ki Antalya’da bulunduğunuz 2000 – 2008 yılları arasında bölgemizi tanıtımı konusunda birçok etkin çalışma yürüttünüz. Yıllar sonra kaldığınız yerden devam mı edeceksiniz, neler planlıyorsunuz?

Antalya’da  2000-2008 yıllarında reklam ajansı kurdum ve reklam-tanıtım çalışmaları  gerçekleştirdim. 2008 yılından sonra çalışmalarıma Dubai merkezli devam ettim. Yine reklam ve tanım sektöründe, bu kez farklı ülkelerin tanıtımı üzerine çalışmalar yaptım. Birleşik Arap Emirliklerinde Türk İş Konseyinin kuruluşu ve yönetiminde aktif görev aldım. Gelişen Dubai konsepti için emirliğin tanıtımlarını yaptım. Kısa süreliğine gitmiş olduğum Dubai’de her bir proje beraberinde başka projeler getirdiğinden sekiz yıl kaldım.

2015 yılında tekrar Türkiye’ye dönüş yaptım. Hava fotoğrafçılığı mesleğimden dolayı, havacılığın gelişmesi yönünde geç nesilleri havacılığa özendirmek ve ilham vermek için 2017 yılında TroyAir Fest Havacılık Festivali ile Türkiye’de bir ilki gönüllü pilot arkadaşlarımızın destekleri ile gerçekleştirdik. Festivalde hayatı boyunca hiç uçağa binmemiş  8 – 15 yaş çocuklarımıza kokpitte pilot arkadaşlarımızın eşliğinde uçak kullandırdık. Toplamda uçurduğumuz 200 çocuğumuzun 37’si şu anda havacılık lisesinde, havalılık yüksekokulunda ve pilotaj eğitimleri ile hayatlarına yön vermeye devam etmekte.  Genç nesillerin kalplerine birazda olsa havacılığı bu festivalle aşıladığımızı düşünüyorum.

Antalya’da gerçekleştirmek istediğim projelerden biri mutlaka havacılıkla ilgili olacak. Planlamaları sürüyor.  Amacımız sadece havacılığı aşılamak değil, aynı zamanda çocuklarımızın ufkunu açmak. Projeye  pandemi dönemi bittikten sonra başlamayı düşünüyoruz.

“Un var, şeker var, yağ var helva yapmayı bilmiyoruz.

 

  • Başka ne tür projeleri hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?

Antalya, içinde çok farklı turizm destinasyonları  yaratabilecek geniş bir coğrafyaya sahip, ancak tanıtımı çoğunlukla deniz-kum-güneş üçgeninde sahil bandına sıkıştırılıyor.

Oysa bu coğrafya dağları, ormanları, kanyonları, tarihi ören yerleri, sportif aktivitelerin yapılabileceği alanları ve gastronomisi ile de öne çıkarılmalı. Şimdi bazı turizmci arkadaşlarım bu tanıtımların hali hazır da yapıldığını söyleyeceklerdir. Ancak Antalya’ya gelen ziyaretçilerin ülkelerine döndüklerinde, sosyal medyalarında neredeyse sadece konakladıkları tatil köyünün fotoğraflarını paylaşıyor olmaları, yapılan tanıtımların yeterli olmadığını gösteriyor. Yani turist otelden çıkmıyor.  Antalya sadece tatil köylerinde ibaret değil. Turizm için kurgulanabilecek birçok konu var. Antalya’daki tüm bu eksiklikleri yurt dışı seyahatlerine gittikçe daha net bir şekilde görebiliyorum. Elimizde bir değer var, fakat değerini maalesef bilmiyoruz. Un var, şeker var, yağ var helva yapmayı bilmiyoruz.

Projemiz Antalya-Almanya merkezli  olacak. Tanınmış turizmci Hüseyin Baraner bazı projelerime katkı veriyor. Desteğinden dolayı bu vesileyle bir kez daha kendisine çok teşekkür ediyorum. Amacımız Türkiye’nin Avrupa toplumları ile yeniden yakınlaşmasında özellikle AB kurumlarının destekleriyle Türk ve Avrupalı gençleri Antalya’da kültürel ve sportif etkinliklerde bir araya getirerek Antalya’yı Avrupalı gençlerin önemli bir  buluşma ve kaynaşma merkezine dönüştürecek sürdürülebilir turizm faaliyeti hedefiyle yola çıktık.

Pandemi öncesinde başladığımız projeyi geçen Temmuz ayında hayata geçirmeyi planlıyorduk, ancak pandemi nedeniyle bu isteğimizi gerçekleştiremedik. Bu süreçte Almanya’daki oluşumun tüm ayaklarını tamamladık. Antalya ayağını çalıştık.  Görünen o ki aşının pasaporta bağlanması ve tüm ülkelerin buna entegre olması ancak 2022 yılında mümkün olacak. Planlarımızı buna göre yapıyor, ilgili tüm yerli  ve yabancı kurumlarla projemizin detaylarını görüşüp, uygulama adımlarını planlıyoruz.

  • Biraz daha ayrıntı paylaşabilir misiniz?

Almanya’daki bağlantılarımız aracılığıyla Antalya’ya gelecek olan turistler bizim konseptimizde otele sadece uyumak için gidecek. Belki bu sayede otel konseptleri de değişecek. Butik oteller ön plana çıkacak.

Havacılıkla ilgili etkinliğimizin yanı sıra, Bisiklet Rotası hazırladık. Çanakkale’den başlıyor. Sırasıyla; Bergama, Efes, Patara, Kaş, Kalkan ve Antalya’da son buluyor. Bu rota içinde isteyen istediği yerden başlıyor. İster tüm parkuru tek gelişte isterse her sene bir parkuru tamamlayabilecek. Bu güzergah üzerindeki tüm gezi, kültür, gastronomi ve konaklama noktalarını belirledik. 7’den 70’e her yaştan bisiklet severi ağırlamayı hedefliyoruz. 70 yaş üzeri için elektrikli bisiklet hizmetimiz de olacak.

Şimdilik ancak bu kadar detay verebiliyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=NWiEIgCvbSQ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir